Sevgili okur,
bu yazımı yazmayı kaç zamandır planlıyordum ama kısmet bugüneymiş. Aslında itici güç en yakın arkadaşlarımdan ikisinin hamile olmaları... ve maalesef birisi de bana biraz uzakta. O nedenle her gün görüşüp bıdı bıdı yapamıyoruz:(
Yazacaklarımla kendi deneyimlerimi anlatırken bazen onlara zaman kazandırıcı olabilirim, bazen onları güldürürüm, bazen de "haha işte ben de öyle" dedirtir iç rahatlatabilirim diye umuyorum.
Bu yazı dizime bir de isim olarak seri ismi koyacağım ki ara ara değişik konulardan dem vurursam konu dağılmasın:)
HAMİLELİK - "VARAN I "
Haberiyle birden dünyası değişen ama aslında kişinin bundan tam haberinin olmadığı durum olarak nitelenebilir bence hamilelik:) herkeşler bana:
- "aman kıymetini bil, en güzel zamanları bunlar" derken yüzlerine zoraki gülümseyerek içimden
- "böğğhh, saçmala teyze, eve gidip envai çeşit iş yapmam lazım, midem ağzımda zaten, servis sıcak ve kokuyor zaten, gözümü açamıyorum uykudan ama bööüügh" diyesim geliyordu. Şimdi maalesef o teyzelerle aynı fikirdeyim. Hamilelik de içinde olunduğundan mutluluk duyulan, çok farklı ruhsal durumlardan geçilen, hatta bu durumdan duruma geçiş hali mütemadiyen süren bazen abuk subuk bazen de çok dokunaklı bir süreç.
1) UYKUN VARSA UYU!!
en önemli, ilk derecede yapılacak budur...Vücudun geriye dönük eksikliklerini kapattığı ve çok hızla devam eden yüksek sayıda hücre yapılanmasının yaşandığı dönemde enerjiye ihtiyaç duyuluyor ve vücudun ancak sen uyurken o enerjiyi adabıylan asıl yöneltmesi gereken yere yöneltiyor. Yani lafın kısası uykun gelince uyu, nerde trak orda bırak...
2) MİDEN BULANIYORSA?
Ben bana yardımcı olan şeyleri yazacağım ve pek çok internet sitesinde gani gani bulabilirsiniz başka yiyecek önerilerini. Portakal, mandalina, greyfurt ve hatta limon gibi ekşi meyveler beni ferahlatıyordu. Ekşi kivi, yeşil elma, az tatlı ayva da destekçilerin başında. E bunları yiyince hem yararlı besinler yemiş hem mide bulantını kontrol altına almış oluyorsun. Az yemek veya kusmayayım diye yememek çözüm değil, Boş mide daha çok mide bulandırıyor! Uyanınca hoop diye yataktan fırlamak yerine baş ucumda maksimum 3-4 hafta grissini paketi bulundurdum. Bir iki tane atıp öyle işyerine geliyordum. Serviste kötüleşmemi engelliyordu.
3) BOL BOL SU!!!!
ben su içmekten nefret ederim. Ederdim diyeyim, şimdi en azından sevmesem de içiyorum. Vücudun aldığı besinlerden enerjiyi elde etmesi esnasında bol suya ihtiyacı var. Bol bol su içince de hayat tuvalette geçiyor. Rahim yer ve şekil değiştirdikçe de mesane sıkışıp hareketlenip sürekli çişim var gibi hissedip tuvalete yolcu olunuyor zaten. Ama maalesef bahane yok, su içilecek...
4) RELAX!
Kafaca relax olmak doğmadan bebeğe yapılacak en büyük iyiliklerden. Başımda bissürü bissürü bidi bidi iş varken, yüksek lisans tezimi teslim etmeye çalışırken, her sinir stres yaptığımda aklıma kızım gelirdi ve zaten büyüdükçe o da sinirlenmemem gerektiğini tekmeleriyle belli ederdi. Başka şeylere yöneltip kafamı, kızgınlık yerine derin nefesler alıp, "allahından bulsun", "bebeğim daha önemli, geçelim şimdi bu fani meseleyi" gibi telkinlerle kendi kendini rahatlatmayı öğrenmek gerekli.
5) Bu mutlu haberi canın kimle istiyorsa paylaş, nerde istiyorsan orda söyle, bağır çağır, gül, eğlen... her hamilelik kendine özeli her anı hem çok normal hem çok anormal. Bu farklı mutluluğu nasıl istiyorsan öyle yaşa, hiçkimseyi de dinleme! aman nazar olur, göz olur, söz olur, caz cuz etmesinler tepede... Bazı zamanlar kendime "yılda milyonlarda kadın hamile kalıyor, doğuruyor, çok doğal bir iş bu" diyordum. Bazen de içim kabarıyor, böööö diye bağırmak istiyordum çarşının ofisin ortasında...
Doğa gerkli olduğunda ve gerektiği sürece her sabah mideyi bulandırıyor ki, hamile olduğunu hatırlyarak kalkasın. Demek ki bu ciddi bir iş, sorumluluğu ağırlığı var. Çünkü artık "annelik" denen kavramsal ve bir o kadar "absolut" somut projeye dahil oldun. Kolay gelsin:) hayırlı olsun...
zaten biliyorsunuzdur ama benim en çok faydalandığım siteler şunlar oldu...(yine yeri geldikçe başka linler de vereceğim):
http://www.gebelik.org/
http://www.babycenter.com/
http://www.pregnancy.org/
ikinci trimestr bir başka yazıya...
öperim...
26 Şubat 2011 Cumartesi
25 Şubat 2011 Cuma
HASTALIK iznim:)
Merhaba dostlar,
24 şubatta işbaşı yaptığımdan beri annem her sabah 6:30'da kapımızda beliriyor ve kuzuyu teslim alıyordu. Ama annemin vertigosu bir yandan laranjiti, faranjiti bir yandan ve en sonunda onun destek kuvveti babamın da ağır bir gribe yakalanmasıyla tüm gün bebek bakımıyla iyice zayıflayan sağlığı için 3 hafta çalıştıktan sonra ücretsiz izin için başvurdum. İzin için üst yetkiliyle görüşme aynı haftanın cuma akşamüstüsü gerçekleştirildi. Ve sonuçta ne oldu? Zaten devletimin hakkım olarak bana verdiği 3 haftalık yıllık ücretli iznimden bana 2 hafta izin önerildi. 2 ay isterken 2 hafta!!! Nereden baksan şaka gibi... Ücretsiz iznimin herhangi bir neden belirtiyor olmadan verilebiliyor olması gerekirken bana benim yaz tatilinde kullanacağım günlerin lütuf gibi sunulması... Neyse ana sevgisi ve yavru sevgisi bileşince herşey çekiliyor, herşeye katlanılıyor...
Neyse "yardım yardımdır, bu arada belki griplerini atlatırlar" dedim ve mesainin bitimine 5 dakka kala haber verilince pür telaş toplanarak eve geldik yine iki haftalığına... İki haftadır da olsa bir düzen tutturmuş olan kızımın emme düzeni yine artık şımarıklıktan mıdır? Aklı fikri oyunda olduğundan mıdır yine bozuldu. Uyanınca emmez, ancak yarım saat sonra az buçuk emer, oyunun ortasında acıkır, tek memeyle açlığını yatıştırır oldu. Tam bu haftaların başlangıcına da katı gıdaya geçiş sürecimiz eklendi ve çok süper oldu... Artık ne yediğinin ne yemediğinin hesabı şaştı ki ne şaştı...
Bu arada ne annemin vertigosunda bir nebze iyileşme oldu, babam iyileşmişken ikince hafta başında nezle oldu. Ve en sonunda ben de bu nezle kervanına katıldım. Şimdi evde burnunda bantı 3 kişi poliklinik gibi kızıma bakıyoruz. Su da en sonunda öksürmeye başladı. Eskiden günde anne sütünün yanında 180m-240 ml arası mamayı höpürdeten kuzuya şimdi bir günde iki tane 60lık mamayı içirince şanslı sayar olduk. Bitirilmeyen bisküvili bisküvisiz elma armut pürelerinin hesabı yok tabi...
Ne ben anneme yardımcı olabildim, ne su daha fazla süt emebildi... sanırım sütüm de o içmediği için iyice azaldı. En kötüsü de o oldu. İçtenlikle verilmeyen izin de hasta olrak burnumuzdan geldi.Velhasıl kelam, olanlar oldu bize kazıklar değmesin size...
öperim...
24 şubatta işbaşı yaptığımdan beri annem her sabah 6:30'da kapımızda beliriyor ve kuzuyu teslim alıyordu. Ama annemin vertigosu bir yandan laranjiti, faranjiti bir yandan ve en sonunda onun destek kuvveti babamın da ağır bir gribe yakalanmasıyla tüm gün bebek bakımıyla iyice zayıflayan sağlığı için 3 hafta çalıştıktan sonra ücretsiz izin için başvurdum. İzin için üst yetkiliyle görüşme aynı haftanın cuma akşamüstüsü gerçekleştirildi. Ve sonuçta ne oldu? Zaten devletimin hakkım olarak bana verdiği 3 haftalık yıllık ücretli iznimden bana 2 hafta izin önerildi. 2 ay isterken 2 hafta!!! Nereden baksan şaka gibi... Ücretsiz iznimin herhangi bir neden belirtiyor olmadan verilebiliyor olması gerekirken bana benim yaz tatilinde kullanacağım günlerin lütuf gibi sunulması... Neyse ana sevgisi ve yavru sevgisi bileşince herşey çekiliyor, herşeye katlanılıyor...
Neyse "yardım yardımdır, bu arada belki griplerini atlatırlar" dedim ve mesainin bitimine 5 dakka kala haber verilince pür telaş toplanarak eve geldik yine iki haftalığına... İki haftadır da olsa bir düzen tutturmuş olan kızımın emme düzeni yine artık şımarıklıktan mıdır? Aklı fikri oyunda olduğundan mıdır yine bozuldu. Uyanınca emmez, ancak yarım saat sonra az buçuk emer, oyunun ortasında acıkır, tek memeyle açlığını yatıştırır oldu. Tam bu haftaların başlangıcına da katı gıdaya geçiş sürecimiz eklendi ve çok süper oldu... Artık ne yediğinin ne yemediğinin hesabı şaştı ki ne şaştı...
Bu arada ne annemin vertigosunda bir nebze iyileşme oldu, babam iyileşmişken ikince hafta başında nezle oldu. Ve en sonunda ben de bu nezle kervanına katıldım. Şimdi evde burnunda bantı 3 kişi poliklinik gibi kızıma bakıyoruz. Su da en sonunda öksürmeye başladı. Eskiden günde anne sütünün yanında 180m-240 ml arası mamayı höpürdeten kuzuya şimdi bir günde iki tane 60lık mamayı içirince şanslı sayar olduk. Bitirilmeyen bisküvili bisküvisiz elma armut pürelerinin hesabı yok tabi...
Ne ben anneme yardımcı olabildim, ne su daha fazla süt emebildi... sanırım sütüm de o içmediği için iyice azaldı. En kötüsü de o oldu. İçtenlikle verilmeyen izin de hasta olrak burnumuzdan geldi.Velhasıl kelam, olanlar oldu bize kazıklar değmesin size...
öperim...
2 Şubat 2011 Çarşamba
İŞ BAŞI - dert başı
Bu kadar zor mu olur?
yok yok o kadar da değil:) Hep çok zor olacağını zannetmiştim ama başlamaya çok alıştırmışım kendimi... hele yan masa kankamın ilk 3 günümde hastalığı nedeniyle işlerinin sadece minicik bir kısmını üstlenmemle ilk 3-4 gün nasıl geçti anlamadım.
5 aydan sonra masamı toplamak, dolaplarımdan eskileri attırıvermek ve bahsettiğim emanet işler sayesinde züpper hızlı adaptasyon paketi yaşadım ve cuma günü kendime iş yaratmaya bile başlamıştım.
Süt sağım işlerime alışmama, mekanı yarat,sessiz olsun, sağım esnasında kuzumun minik gözlerini sıcacık elini düşün, kızımın suratını daha iyi göreyim, yeni yeni yenileyeyim fotolarını diye yeni bir telefon sipariş ettim. Aralarda da süt azalmasın diye rezene yap, o bitince su iç, onu unutma ama sütünü hiç unutma derken nasıl bilgisayarda bir programda ne yaptığımı unutmayacağım dur bakalım, bir yolunu bulurum umarım:)
İlk 6 ayda anne sütü çok önemli diyen devletime, en az 3 çocuk diyenlere buradan sesleniyorum. Kendi yıllık iznimi kullanmasam, şirketim efendilik edip süt iznimi topluca almama izin vermese doğumdan 56 günden sonra iş başı yapacaktım. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu??? Kadının çalışmasını istememek ancak bu kadar güzel kılıflanır!!!
Ayrıca belli kişi sayısından fazla çalışanı olan firmalarda emzirme odalarının zorunlu olması, işverenin bu odaların kullanımında ve oluşturulmasında maksimum hijyen ve özeni göstermek zorunda olması yasalarca dikte ettirilmeli. Yoksa, abuk subuk kenarlarda köşelerde altın değerindeki o damlalar sıkmakla gelmiyor. Her işveren bebek oldu annesi onu kucaklayınca mutlu oldu. Anne sütüyle doydu. Neden bunlar büyüyünce unutuluyor??? Para hırsı bu kada rmı göz bürüdü?
Evde kuzum beklerken ona şişelerimi götüreceğim derken trafik sıkışması, servis durağından eve olan uzaklık ne kadar sinir bozucu oluyormuş meğer. hiç gözüme batmayan bu kısa dakikalar gittikçe gözümde büyüdü. Eve koşar adım dönüyorum artık...
Haydi ben kaçayım, miniğimi kontrol edip içme suyumu başucuma koyup yatayım ki kızım çağırınca koşayım...
yok yok o kadar da değil:) Hep çok zor olacağını zannetmiştim ama başlamaya çok alıştırmışım kendimi... hele yan masa kankamın ilk 3 günümde hastalığı nedeniyle işlerinin sadece minicik bir kısmını üstlenmemle ilk 3-4 gün nasıl geçti anlamadım.
5 aydan sonra masamı toplamak, dolaplarımdan eskileri attırıvermek ve bahsettiğim emanet işler sayesinde züpper hızlı adaptasyon paketi yaşadım ve cuma günü kendime iş yaratmaya bile başlamıştım.
Süt sağım işlerime alışmama, mekanı yarat,sessiz olsun, sağım esnasında kuzumun minik gözlerini sıcacık elini düşün, kızımın suratını daha iyi göreyim, yeni yeni yenileyeyim fotolarını diye yeni bir telefon sipariş ettim. Aralarda da süt azalmasın diye rezene yap, o bitince su iç, onu unutma ama sütünü hiç unutma derken nasıl bilgisayarda bir programda ne yaptığımı unutmayacağım dur bakalım, bir yolunu bulurum umarım:)
İlk 6 ayda anne sütü çok önemli diyen devletime, en az 3 çocuk diyenlere buradan sesleniyorum. Kendi yıllık iznimi kullanmasam, şirketim efendilik edip süt iznimi topluca almama izin vermese doğumdan 56 günden sonra iş başı yapacaktım. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu??? Kadının çalışmasını istememek ancak bu kadar güzel kılıflanır!!!
Ayrıca belli kişi sayısından fazla çalışanı olan firmalarda emzirme odalarının zorunlu olması, işverenin bu odaların kullanımında ve oluşturulmasında maksimum hijyen ve özeni göstermek zorunda olması yasalarca dikte ettirilmeli. Yoksa, abuk subuk kenarlarda köşelerde altın değerindeki o damlalar sıkmakla gelmiyor. Her işveren bebek oldu annesi onu kucaklayınca mutlu oldu. Anne sütüyle doydu. Neden bunlar büyüyünce unutuluyor??? Para hırsı bu kada rmı göz bürüdü?
Evde kuzum beklerken ona şişelerimi götüreceğim derken trafik sıkışması, servis durağından eve olan uzaklık ne kadar sinir bozucu oluyormuş meğer. hiç gözüme batmayan bu kısa dakikalar gittikçe gözümde büyüdü. Eve koşar adım dönüyorum artık...
Haydi ben kaçayım, miniğimi kontrol edip içme suyumu başucuma koyup yatayım ki kızım çağırınca koşayım...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)