22 Mart 2012 Perşembe

O kadar hızlı oluyor ki herşey

merhaba,
yaşamın hızına yetişemediğinizi hissettiğiniz oluyor mu? Ben bu aralar yine yavaş kaldım, geri düştüm hayatımızın hızından. Sanki elindekileri paldır küldür düşürüp onları zar zor toplamaya çalışan bileği burkulan sakar yürüyüşlü amerikan filmi aktristi gibi hissediyorum. Köydeki evin dış vephe boyasını düşün, üst katın banyosu aklına gelsin, ama dur şimdi gelmesin sonra gelsin, önce alt kat duvarına döşeyeceğin taşı düşün, ustasını nerden buluruz, bıdır bıdır kafamda minik minik exeler açık, hiçbiri kapanmıyor bir türlü.

Kuzum o kadar hızlı büyüyor ki onu kaydedememenin sıkıntısı gittikçe içimde büyüyor. Alttaki iki dişine yeni eklenenler bayağı uzadı, üsttekiler de öyle. Hele hele sağ üst azıdan biri çıkmış bu ayın başında da fark etmemişiz. Ne biçim anneysem işte öyle...Affedersin beni değil mi kızım? Ne kadar sinirlensem de kolunu bacağını kaşıyıp kendine zarar verince .)sen yine sarılıp koklamama izin veriri sarılırsın bana kuzum...

Bu ay içinde oyun parkıyla tanıştı kızım ve müdevim oldu denilebilir. Havaların da bugünlerde ısınmasıyla iyice zıvanadan çıktığı, gününü balkonda  geçirdiği hatta yere halı koydurup öğle yemeğini dahi orda yediği kayıtlara geçti küçük kızımın:) Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle yemek koltuğunda dahi oturamayıp hala yiyebilecekken sırf sıkıldığı için kalkıp gitmeye çalışan bir "deli fişek" oldu çıktı... Annemlerin işi iş, peşi sıra ön oda - arka oda koşturup duruyorlar...Gezmek, gezmek "dışarıyı" keşfetmek istiyor, hadi sonumuzu hayretsin bakalım...



öpmelere doyamadığım kızım:)

11 Mart 2012 Pazar

Oyuncu kerata..

Selamlar,
Bir haftasonu daha geldi ve beni çok mutlu etti:) İçerik bakımından diyorum:)
Perşembe ve cuma günleri annemlerde kaldığımız için sabah da orada uyandık ve güzel mi güzel kahvaltımızı edip oyunlara daldık. 10:30 olunca da evden çıkıp kızımla Cafe Ponte'ye yürüyüşe geçtik.
7 aylık hamileydim en son Sinem'i göreli, şimdi ise o 3 aylık hamile ve yanına 19 aylık kızımla gittik. Msatematik problemi gibi anlattım ama bu bahsettiğim zamanlar dostluktan hiçbirşey götürmüyor. Aksine onun adına o kadar sevindim o kadar sevindim ki elimde sihirli değneğim olsada mide bulantılarını geçirsem istedim. Yazık çok çekiyormuş 3 aydır... Tabii ki kendi hamileliğim geldi aklıma, aklımca öğüt vermemeye çalışarak başımdan geçenleri, optimum bebek arabası çözümünü, ve tabii ki uzun uzun "doğum" olayını konuştuk. Süt konusu onu takip etti ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadan öğleni ettik. Eşini berberden alana kadar da güya sıcak olacağı söylenen kapkara gökyüzü altında acık tur atıp birbirimize doyamadan ayrıldık. Ama bu onun peşini bırakacağım anlamına gelmiyor tabii:)

Buluşma bitip eve dönerken kuzum sızmış arabasına ama yamuk yumuk yattığı için bezimizden çişimiz de sızmış. Köye gideceğimiz için arabaya binince küçük bir mızıldanma ile uyanan kızıma bir bez değiştirme operasyonu uygulamak zorunda kaldım. Tabii ki buna 10 dkda kanter içinde kalmama sebep olan 4-5 göz yaşı damlası ve yüksek desibelde zırlama eklendi.
Yolda sürecimiz tabii ki mızmızlanma ve ciyaklama dalgalarıyla geçti. Hatta bir kızım acaba anneanneye mi yapıyor dediği için yolda annemin de yanımıza gelmesiyle arkada 3 kişi dizilerek devam ettik. Ama benim dediğim çıktı ve mızlanmasının arabada oturmak olduğunu kanıtladık. Koltukta oturmak istemiyor, arabada olmak da istemiyor.(İleriki tarihlerde onu da anladık:)
İnince gülücükler saçmaya başlayan kızım anneanne peşinden yine tüm gece sayıklandı durdu ama yapacak bir şey yok: )Ev zaten istihab haddinin üstünde yükle dolu. Annemler  marinaya gidip tekneye bakmak amacıyla yola çıkmışlar, bize de peşlerinden el sallamak düştü.

Bu krizi de atlatıp akşama kadar artçılarıyla uğraştıktan sonra memede uyuya kaldıK:) Ben de sabah açtım ancak gözümü:) Minnakım tüm gün Ediz'den kalan arabalarla, legolarla gününü gün etti. Aşağıda bu oyun çılgınlığının arabalı kısmı var. Yer bezini üzerine dikmek geldi aklıma:) bedava temizlikçi:)


 Sevgiler...

8 Mart 2012 Perşembe

ilk güneşli günler göz kırptı:)

Bu haftasonu çok güzeldi;)
öncelikle keşke babamız da cmt günü çalışmasaydı dedim ama naapalım onu beklerken güzel bir gün geçirdik yine de...Kızımla omletli, rutin ama yine birbirimize sarmaşıp, bağırışıp, çığrışıp sonra yine öpüşüp koklaştığımız bir kahvaltıdan sonra başladık oyun oynamaya... adı lazım değil karakteri hiç aramadan sabah uykusuna kadar güzel güzel oynadık kuzumla.
bakınız ben bunu kayıt altına bile alabildim:)

Hatta bir ara odasına gidip kendi kendine yastıklarındaki duvarındaki hayvan resimleriyle konuştu, sonra çarşafındaki tarzana takıldı biraz ve çekmece karıştırmakta karar kıldı:)


Öğlen makarna ve kereviz yedikten sonra akşamüstü 3den sonra geldiği için babamız hemmen geldiği gibi kendimizi dışarı attık:) köydeki ev için kapı dünyasına yürüyüp renklere baktık. Beğenmeyip boynu bübükler olarak geri döndük:) Akşama da baliiikkkk:) istedik. Neyseki istemişiz: Kuzu höpür höpür götürdü meşallah neyse nazar değmesin ...

Ertesi gün güneşli mi güneşli bir pazar gününe uyandık. Hem de bolca uyumuş olarak. Yine kahvaltı rutinimiz ve sabah uykusuna geçemden önce vi alt üst etmek:) sonra da vira dışarısı, yemeğini bile az yemesine bakmayıp aldım yanıma vurduk kendimizi yollara, önce kalabalık parktan saha sakin parka girne caddesinde yürüyüş ve ardından parkta sallanmaca...

Bu ciddi ifadeyle sanki normal arabasında oturuyormuş gibi bakışlarla duran kıza bakmayın siz. Bu minnak, oradan indirince öyle bir yaygara koparıyor ki parkın çevresindeki evlerden geleceklerdi...
Biz de biraz tahteravalli denemesi yaptık ve kumda yürüdük. Ama babasıyla aç olduğumuz ve yemek yeme mekanına gitmek durumunda bekleştiğimiz için haydi deyip yola koyulduk yine (biraz ağlamaklı oldu o kısım, atlıyorum:)
Geçen haftalarda gittiğimiz Reci's e girdik ve orada Ipad'ine gömülnüş 7-8 yaşındaki bir oğlan çocuğuna sardığı için bizim kuzu, daha sipariş veremeden apar topar kalktık. Söğüş mü? la vie'de bir deneme daha mı? yoksa evde yemek mi yapacağım? saat kaçta yemiş oluruz? diye karamsar düşünceler içindeyken la vie'yi denedik. Ve o kalabalığın içinde en çocuksuz, en bize dokunulmayacak masayı seçtik. Kızımla, menuden rampa yapıp arabalarıyla oynayarak, kitaplarını karıştırıp okur gibi yaparak yemek yemedik. Yani; biz yemeğimizi yedik o da bizim yediğimizden sulandı ama kerevizini tam bitirmedi. ben de canı sağolsun dedim:)

Şimdilik bu kadar. Ertesinde yine bir sıkıcı iş haftası başladı...

sevgiler, sağlıkla kalın...