26 Ocak 2012 Perşembe

Ben de istiyorum:) ya sen?

Ben bir süredir bu fotoğraf makinasını T3 gibi teknoloji dergilerden okuyordum. Gelinen son nokta mıdır? eh belki değil ama benim için en uç noktalardan biridir:) Ve yapmam gerekeni yapıyor ve size duyuruyorum:)

Fotografium Canon 600D profesyonel fotoğraf makinesi hediye ediyor! Yarışmaya katılarak Canon 600D , Manfrotto tripod ve Kata sırt çantası kazanma şansı yakalayın! http://blog.fotografium.com/fotografium-canon-600d-hediye-ediyor/ sayfasını ziyaret ederek yarışma hakkında diğer bilgilere ulaşabilirsiniz.

Umarım şansım yaver gider, pek inanmasam da:) Şimdiden kazanan gönlüne göre keyifle kullansın diyorum.

 Fotograftaki hediye değil kavramsal proje tabii ki:) Bu ürünün gerçek olduğu günlerde hala genç oluruz umarım:)
sevgiler:)

25 Ocak 2012 Çarşamba

yağmur

selamlar,
yazmadan edemedim sevgili okur. Şu anda bolca ama gerçekten bolca yağmur yağıyor. Şimdi yatacağım yatağıma çünkü benim minik kuzu kendi yatağında "kendi kendine" uyudu. Bu arada bir "el classico" daha devam ediyor ve ben göz ucuyla ona da bakıyorum tabi.

Yağmuru şehirdeyken hiç sevmediğimi yazacaktım. Unutup çıkmayayım. Şehirde yağmur az ise arabayı çamur yapar, yolu kayganlaştırır, gereksiz yere şemsiye taşıtır ya da münasabetsiz yerde ıslatır.Havayı bir nebze olsun temizlediği gerçeğini atlamayayım ama hep aklıma evsizler, köpecikler ve kedicikler gelir. Ne yapar ne eder başında sığınacak damı olmayanlar? Çok içimi sıkar bu düşünce ve ben yağmurdan, doğaya can katan bu doğa olayından bu yüzden çok hazzedemem bir türlü....Gitsin büyüteceği otlar, bağ bahçe varsa onların tepesine yağsın bu bereketli damlalr değil mi?Burda bu bereketi çok verimli kullanamadığımızı düşünüyorum.

Bu arada olay var bi dk. ben ekrana dönüyorum. Less, Messi kardeşimize yamuk yapmış gibi bir durum var. Ben bir araya gireyim:)
Tanrı herkese barınak yaratsın ne olur...
öperim sizleri...

yazdan beri oda düzenimiz

Selamlar,
Daha sonra güzel görseller ekleyeceğim ama emsiren annelerdeki arkadaşlarıma gösterebilmem için en acilinden bunu koyuyorum şimdilik.Yer yatağımız ve kuzumun nasıl üzerinde debelendiği:



Yardımcı bayanımızın hemen ardından yastıklarımızı yorganımızı ortada olunca çok heveslenip üstüne zıplıyor kuzum.  Bu gece başka fotolar ekleyeyim de minicik odamızın karşı duvarındaki annemin Su için o doğmadan hazırladığı yastıklarla kapladığımızı göstereyim:


Sevgiyle kalın...

kısa kısa kaçamak

Selamlar dostlar,
kaçamak bir yazı olacak aklımdakileri not edermişcesine Çünkü kızımın hızına yetişemiyorum:)

Dün gece babamlara gittiğimizde babam isyan bayrağı kaldırdı. "Yeter bu kızınızdan, hangi bilgisayarı alcaksanız alın, ben ona pepee'nin horon'unu seyrettirmekten dizi izleyemiyorum" diye tüm günü özetledi. Sadece sabah kahvaltı öncesi pepee izliyor haftasonu da sabah ve öğlen yemekleri esnasında çok çaresiz kalırsak:) Ama ona rağmen deli gibi pepee fanatiği oldu çıktı.Aslında bölümlerini bilgisayarda izleyip 5dakkaya sıkılıp oyuna geçiyor ama horon bölümü öyle olmadı, tam bağımlılık yarattı. İki el havada horon tepme taklidi yapıp sallanıyor.

Bu haftasonu başladığı kaşıkla karıştırıp aklınca bişiler yapıp, o yaptığından kaşıkla inek-kedi ve köpeğine yedirmesine ekleme geldi bu sabah. Ben dal oldum ona açıkçası:) Nasılmış tadı bana da tattırır mısın? dedim. bana doğru kaşığıyla gelip kaşığını ağzıma ilerletti:)

Çok güzel oyunlu günler bizi bekliyor gibi...

22 Ocak 2012 Pazar

bir anne,bebeği ve babası - bir haftasonu triology:)

Merhaba sevgili okur,
cuma gecesi 11de uyuduğu için cumartesi sabahı güne geç başlayan kızımla (geç derken 7:15de yataktan kalktık, yanlış anlaşılmasın:) güzel bir kahvaltı ettik:) omletini pek güzel bitirip domates ve tereyağlı ekmekle çöplendi munzur. Minik arabalarıyla oynadıktan sonra da sabah uykusuna yattık. Uyanınca "meyve mi yesek", "hava da yağmurlu pek bir kapattı" derken annemlerle buluşup yeni aldıkları eve bakmaya yeltendim ama Su kuzum anneannesini bırakmaya pek niyetli değildi o nedenle biz babamla kaçtık. Annem babası kusuya elma yedirirken yanımıza geldi.
Evi çok beğendim, pek derli toplu bir plan. İnşaat kalitesi 10 numero, ama dekore ederken fotoğraflarla anlatırım ayrıca:)
Eve geldiğimde kuzuyla babası oyun oynuyorlarmış. Ben kıymalı mercimek koyayım ocağa derken evin eksikleri belirdi ufukta ve sorumlu erkek şahıs evden uzaklaştı. Kuzum ben mutfaktayken küçük küçük ona göz atmalarımın arasında büfeden annemlerin ahşap tuzluklarından birini kapmış, koştum yanına ki porsenlere de dal olmasın. Birlikte bir de tahta kaşık aldık ve dolapla ilişkimizi kestik:)
Sonra da başladı yemek yapıp inekle kedisine yedirme oyununa. Sanırım artık favorimiz bu olacak çünkü ertesi gün de unutmadı ve yine gitti başına, karıştırıp karıştırıp hayvanlarını besledi.

Normal bir akşam uykusu ve gece uykusuyla sonlanan cumartesi güzel bir pazara bağlandı. Sabah kızıma yaparken kendimize de krep yaptım. Özlemişim gerçekten, benim için yumurta yemenin en lezzetli yolu. Kızım da ilk onu yedirip masadan azat etmemize rağmen, ben kahvaltımı bitirene kadar geldi, gitti, çöplendi durdu masadan:)

Kahvaltıdan sonraki oyun sürecinden sonra zaten kıvama gelmiş kuzuyu uykuya götürdüm ki ikimiz de uyumuşuz. O kadar ki 10:30dan 13:30a kadar... sonra güneşi dışarda gördüğümüz için kuzunun yemeğini yanımıza alıp kaptık dışarı attık kendimizi. Zira kışın öğleden sonra hemen güne ışıkları binalar arkasında kayboluveriyor. Bostanlı'ya uzarken yol, bizim gibi kendini dışarı atmış Karşıyakalılardan iş arkadaşlarımızla karşılaştık. Zaten hep bir gözüm o kafelerde olur, acaba kimleri göreceğiz bu haftasonu diye içim içim yer:)

Bu sefer yemek yemek amaçlı çıktığımızdan hedef büyültüp köprüyü aştık ancak yien dönüp dolaşıp köprünün hemen ötesindeki reci's'de kara kıldık. Çok güzel makarnalarla salata söylediki çok da memnun kaldık. Kuzum da mercimeğinin üstüne bolca kremalı makarnamdan yedi. Masadan kalkarken hala mama diye bağırıyordu.

Eve gelince kuzumu uykuya götrüdüm ancak bu akşam uyumak istemedi. Döndü, döndü yatakta. Bir türlü huzur bulamadı... uyandı, babasıya pepe izlemeye başladılar ben de özle banyo suyunu hazırladım ama sanırım yeni leğen ve alışık olduğundan farklı su ısısı korkuttur onu ve banyo ağlamaklı ve rüzgar gibi geçti. Çok ağlamasın diye kısa kestik ve hemen yağlayıp giydirdik. Saçlar başka banyoya kaldı:)

Kollarına babası krem sürerken bir ara sızan kuzucuğum, memeyle tam uykuya daldı...
Biz de babasıyla Barça maçının ikinci yarısındaki messi golleri ve akabince terminatör kurutuluş filmiyle devam ettik geceye... Barça gol gol gol!!! (daha ne olsun 4-1 yendi malaga'yı deplasmanda, kendi evinde ne olur kim bilir!)

sanat sepet ve zanaat açısından çok verimli olmasa da mutluluk ve huzur açısından tam tekmil haftasonumuz 5 günlük bir ara alacak... darısı önümüzdeki haftasonuna...
sevgiler...

19 Ocak 2012 Perşembe

Yine yetişemedim....

Merhabalar,
Su 13'ünde 17 ayını doldurdu ve ben yine o gün yazmayı beceremedim. Artık bu hayıflanır halimden de çok sıkıldım ve sıkıcı oldum biliyorum ama ne yapayım. Dur gecesine doğru dürüst yazayım, dur gece bir fotoğraf çekeyim de öyle postalayayım derken, sabah oldu erken...

Çok soğuk ve yağmurlu cmtden sonra en fazla pazar günü öğlene kadar dayandık ve hacanın acık ırıldığını görüp cafeponte'ye fırladık. Kızım yerinde duramadı ama bu sefer hazırlıklı(!) ben hemen ayakkabılarını değiştirip saldık dolaşmaya. Soğuk o kadar korkutmuş ki karşıyaka'yı sanki yılbaşının ertesiymiş gibi geç uyanılan ve tüm gün dışarı dahi çıkılamayan bir pazar gibi ortalık bomboştu. Bostanlı da doluluktan oturacak yer bulamayacağınız kahvaltı, çay, kahve mekanlarında, in cin top oynuyordu.

Dolayısıyla Cafe Ponte'de yalnızdık bir süre. Cheesecakelerimizin ortasında bir genç çift geldi ve Su'yun odağı oldular. Kızım onları uzun uzun süzdükten ve "zararsız" olduklarını kabul ettikten sonra rahat bıraktı ama ara ara yine varlığını hissettirdi. Babasıyla oyun karelerini de ekliyorum. Tatlının ilk yarısı yerinde oturtmayı babası sayesinde becerdik:) Ancak sonra iflah olmadı. Uslu kızım da ortamda çok sakin davrandı, meğer derdi çalan hoş müzikle dans etmekmiş; dikildi yanımda, portakal suyunu içerek dans etti durdu...



bu ayın içinden:
* Konuşulanları gayet iyi anladığı netleşti. Hatta işine gelince komutları yerine getirir, getirmeyince anlamıyormuş gibi yaptığını dahi gözlemledim.
* Bir şeyi bir yere koyup, ordan alıp getirmesi gerektiği söylenince "isterse" çok güzel yapıyor.
* Önce sonra kavramı da isteklerinin şiddetine göre anlaşılıyor. Önce bu lokmayı al sonra istediğin yiyeceği vereceğim dediğimde eğer mızmız ve hırçın duygu halindeyse anlamıyor aynı cümleleri huzurlu ve sakinken algılayıp önce benim verdiğim lokmayı alıp sonra kendisininki için ağzını tekrar açıp bekliyor.
* Kişileri çok iyi tanıdığı için, onların da huyuna suyuna göre şerbet dağıtır oldu kuzu... Dayımla yengemi artıkçok sık görebildiği için onların evde de kendimizinki kadar rahat sayılır.
* Hayvanlara olan ilgisi aynen devam, ne zaman TVde maymun, gergedan, kuş veya kedigillerden bir yırtıcı görse ciyak ciyak alarm veriyor. Gülüp onu alkışlıyor ona konuşuyor. (sadece biz anlamıyoruz ne dediğini:)

Her gece aynı gibi ve aslında çok farklı detaylarla dolu mutluluk büyük bir huzur ortamı yaratıyor kuzum.

sevgiler...

14 Ocak 2012 Cumartesi

Atopic Dermatit ile savaşa devam:)

Selamlar,
kızımın 17. ayını tamamladığı dün itibariyle hala kaşıntıdan gecenin ortasında uyanıyoruz. Gündüz mütemadiyen ellerini meşgul edip kaşınmasını engellemeye çalışıyoruz. Ben de sürekli "araştırayım" diyordum ki ancak bu hafta içinde yeni bir krem ismi yerine farklı bir uygulama ile karşılaştım.

babycenterdan bana haftalık gelen mailde egzama ile derttemisiniz diye sorunca atladım tabii ki:)
http://www.babycenter.com/0_eczema_11427.bc?page=2

aşağıda linklerini verdiğim seyreltilmiş çamaşır suyu ile yıkama metodu ile atopik dermatitli (ki bir çeşit egzamadır kendileri:) çocuklarda çok büyük başarılar elde edilmiş.
Önce bu denemeyi yapan bayanın adıyla sonra da linkten linke koşturarak bir sürü okudum bu yöntemi.

http://www.eczemacarecenter.com/home/eczema/4  (burada olayın ne olduğu hakkında NET bilgi ediniyoruz:) sonra da soldaki menüden ne yapacağımız konusunda bilgileniyoruz)

http://www.bleachbath.com/diluted-bleach-baths-can-improve-atopic-dermatitis/  (meğer bu konuya ait özel internet sitesi varmış!)

http://www.aaaai.org/conditions-and-treatments/library/allergy-library/bleach-bath-recipe-for-skin-conditions.aspx

http://pediatrics.aappublications.org/content/123/5/e808.abstract

http://findarticles.com/p/articles/mi_hb4384/is_12_39/ai_n29229264/

Sonra da direkt Prof. Amy paller ve arkadaşlarına Türkiye'de içeriklerine güvenemeyeceğim için uyguladıkları çamaşır suyunun kimyasal içeriğini sordum. Gelecek cevaba göre hemen deneyeceğiz ki kuzum rahat bir uyku çeksin artık. (Ve hepimiz:)

http://www.eczemacarecenter.com/home/eczema/7  (seyreltilmi çamaşır sulu banyonun nasıl yapılacağı ayrıntılı olarak anlatılıyor)

Ayrıntılı sorularınız olursa hemen cevaplarım. Ne de olsa onunla yaşamayı öğreniyoruz 17 aydır...

10 Ocak 2012 Salı

Emzirme Düşmanı Firmalar! Duy Sesimizi!!!

Sevgili Okur,
bu post kızımın çalışacağı yerlerde bizim başımıza gelen abukluklarla karşılaşmaması için yazılmıştır. Lütfen siz de bunu heryerde duyurmaya çalışın ki aynı durumla karşılaşmayın, karşılaşmayalım. Bunu yapanların "korkusu olalım.

Emziren anne Dilek'in bir haftadır çalıştığı, sabah 8 akşam 6 arası çalışılan, yetinilmeyip haftasonu cmt de çalışılmasını bekleyen İstanbul'da bir yazılım firması arkadaşımı işten çıkarmış.
Sebep: emziren annenin günde 2 kere 15 dk süt sağma rutini onların çalışma rutinlerine uymamışmış(!) Bunu önceden düşünememişlermiş (!).
Oysa aynı firmada işe alırken "sigara içiyor musunuz? Evet mi? - üzgünüz günde bilmem kaç saat elinizde kahve, dudakta sigara orda burda gezinmeniz bizim rutinimize uymuyor" demiyorlarmış. Çevrede sigara tiryakileri aşık atarken mastit geçirdiği için doktora giden arkadaşım işten çıkarılıyor.

Bence işin altında başka çapan oğlu da olabilir mesela sahibin hızım akrabası işe girecektir. En kolay çıkarılabilecek kademede " deneme süresi"ndeki Dilek ilk sırayı almıştır.

Şu anda yapılabilecek şey, sosyal medya gücünü kullanıp bu tip medeniyetten nasibini almamış, çıkarcı mentalitelerin işlettiği firmaları ifşa etmek ve ipini pazara çıkarmaktır. Daha uzun süre çalışıyor olunsaydı, bu tip bir bahane öne sürülerek işten çıkarmak mahkemede çok daha net bir şekilde Dilek'in lehine sonuçlanırdı fakat şu günlerde " deneme sürüşü" yapmak bedava olduğundan, firmalar önüne geleni "deneyip" (suyunu çıkarıp), "çıkan suyun tadı ekşi" deyip bırakıyorlar.

Arkadaşım için çok daha hayırlı olduğunu düşünüyorum. Umarım miniğinin kokusunu istediği kadar içine çekerek büyütür.

Sevgiler,

5 Ocak 2012 Perşembe

Neler beceriyoruz?

Evet sevgili okur,
bu yazı kızıma ait olacak:) Onun yapmaya çalıştıklarına, uzun süredir çalışıp artık iyi ce maharet kazandıklarına ait.
* Haftaiçi her sabah güne başlama ritüeli: maymunlarını, kaplanını, ineklerini, kuzusunu bebeğini çevresine dizip onlarla günaydınlaşmak, gülümseyip herbirini evirip çevirip sağdan sola soldan sağa oturtmak:) 10-15 dk aralarında oturup vakit geçiriyorlar anneannesiyle...

* Artık kızım bolca da koşuyor, hızlı hızlı pat pat pat yürüyor ve birden durunca bazen hızını alamayıp şap diye yapışıyor. Ama elleriyle kendini güzel desteklediği için şimdiye kadar bu düşüşlerden ağlayarak kalktığı durumlar yok denecek kadar az. Çoğundan gülümseyerek şaşırarak kalkıyor, "ne oldu ki? neden durduk böyle zap diye?" gibi bir bakışla".

* Herkese şarkı söyletmeye devam ediyor. Biz söyledikçe de o sağa sola sallanmak şeklinde dans ediyor. En favori şarkısı pepee'den "Annem, Canım annem" şarkısı. Ardından "2 ekmek aldım" geliyor. Sonra da çiş-kaka muhabbetli şarkı.

* Evdeyken sürekli müzik açık olsun - TV de bişiler konuşsun ses çıkarsın ister oldu. İzlemiyor ancak açtırıp sesini dinliyor sanırım çünkü kapatınca zınk diye fark ediyor, oyununu durdurup açmamızı istiyor bazen. Haftasonu uzun süre Tvsiz geçiriyoruz ancak akşama doğru bizim de "dizi" ihtiyacımız ağırlaşınca dayanamıyoruz. Eeee bugüne bugün, bir FX, bir cnbc-e olmasaydı TV almazdık herhalde...

* Uyumadığı ve uykudan uyanma sürecinde olmadığı anların her saniyesinde hareket halinde olan Su kişisinini tabi başına kazalar da geliyor artık. Doğmadan önce bir heves alınan artık oyuncaklarını içine doldurduğumuz salonda duran küvetini geçenlerde salon ortasında dağıtmış haldeyken içine girmeye kaşkıştı. Ben de her zaman yaptığım gibi tek elinden tutup destek oluyordum ki paçası takılınca "tırmığa basan Silvestırın suratına sopanın hızla dank etmesi gibi" plastik küvetin karşı kenarı kuzucuğumun elmacık kemiğine devşirdi. nasıl bir cilttir ki onu salondan aklı dağılsın diye mutfağa götürmemde geçen 20sn'lik sürede şişip morardı. Geçtiğimiz 2 gündür de kroşe yemiş boksörler gibi:( geziyor.

* Artık onun hakkında konuşulan herşeyi anlıyor, bazen korkuyorum doğrusu:) Anlamadığını düşündüğüm zamanlar büyük bir yanılsama dayım demek ki...

* Öpücük göndermeye çalışıyor, ama sadece istediği zamanlar. Ağzını dudaklarını 8 yapmak suretiyle kıvırtıp XO gibi bir ses çıkarıyor.

* Çok çok çok kaşınıyor hala. Hatta yeni yılın ilk günü sol elinin üstünü bir kanattı ki sürekli mendille silip silip durduramayınca ilk kez yarabandı yapıştırdık. Bir ay içinde bir kaç gün iyi oldu geçti diyoruz bacakları sonra tekrar kırmızı kırmızı kabartılar geri geliyor. Kuzunun bu haline üzülmekten bir hal oldum. Oyun oynarken, yemek yerken (veya yemek istemezken), uyumaya çalışırken, arabada mzırdanırken, çevreye bakarken, vb her daim bir el diğerinin üstüne gidiyor ve o kızarıklıkları bularak koluna doğru ilerliyor. hart hart, katur kutur sesler geliyor eğer hızlı yakalayamazsam.

* Bolca bağıra bağıra dedeee! diye sesleniyor. Bu bağırışların ilkleri babamın "efendim" cevabını bekliyor. 3.den sonra ses şiddeti azalıp ardından "dedededideidi" gibi bebek konuşmalarına dönüşüyor ki onlar da çok komik.

* Kitaplarında sürekli bişiler gösteriyor ve gösterdiklerinin ne  olduğunu söylemeni bekliyor olmazsa o sesini çıkarıyor, ama yine de ona katılmanı istiyor. Annemlerde ve bizim evde kitaplar elimzin hemen altında.

Yaaaa kızım işte böylesin, böyle dolduruyorsun hayatımızı, neyseki:)