27 Eylül 2011 Salı

Leylek havada...

Sevgili okurlar,
bu sene leyleği havada gördüm ama ben hatırlamıyorum galiba. 23 Eylül gecesi Estonya'nın başkenti Talin'de gerçekleştirlecek bir ödül törenine bölümümüz adına ben katıldım.
Design Management Europe (DME) denen bir organizasyonun her sene başvuran firmalardan kendi kategorisi içinde tasarımı yönetim sistemine en iyi şekildeentegre etmiş ve bu nedenle inovasyonla, yenilikçilik anlayışıyla markette yükselmiş olmasını değerlendiriyor. Bu değerlendirmeyi de doldurulan bir survey be 2mx0,8 m bir poster anlatımıyla yapıyor. Bölümüze yarışmalardan sorumlu arkadaşım doğum izninde olduğu için bu sene yarışmalarla da ben ilgilendim. Poster yapımı görevi de ben ve bir başka bölüm arkadaşıma verildi. Diğer işlerimizin ve hatta yarışmaların yoğunluğu sebebiyle ancak yaklaşık 2 haftalık bir çalışmayla ortaya bir poster çıkardık. İlk 3'e kaldığımızı öğrendiimizde accaip sevindik çünkü bu ana kadar bunu da yapamamıştık.

Kendi kategorimizden ilk 3 içinde kimin büyük ödülü alacağı ancak ödül gecesinde söylenecekti. Ben de bu yüzden açıkçası bu galaya birinin mutlaka mutlaka gitmesi için çok üsteledim. İyi ki de yapmışım. İlk 3 içinde yer alıp da adı anons edildiğinde sahneye çıkmayan hiçbir şirket olmadı. hatta herkes 2şer 3er kişi gelmiş. Tek başına orada olan bir tek ben vardım:(

Her neyse büyük ödülü aldık!!! daha nasıl söyleyebilirim bilmiyorum ama çok mutlu ve gururluyum çünkü katıldıklarımız arasından alınması en güç olanı, en akademik olarak değerlendirilebilecek olanı bu yarışmaydı.
Kuzumdan ayrılıp, soğuklara karıştıysam da çok kısa süreli olduğu için problem olmadı.

Gez gör arpacık kısmında Talin neye benziyor, sokak sokak anlattım. Gidip görmek isteyenlere, ya da gitmeden öğrenmek isteyenlere bir sürü detay vermeye çalıştım.

iyi seyirler....

Not: www.designmanagementeurope.com sayfasından posterimizi görebilirsiniz:) zaten anasayfada "in the spotlight" bölümündeyiz:)

4 Eylül 2011 Pazar

IFA'dan cok kısa... - 1

Merhabalar,
şu ana kadar aslında her yıl gittiğim ancak hiç yazmak için bakmadığım IFA fuarından ve Berlin maceramdan kısa da olsa bahsedeceğim. Bu sene fuar macerama "emzirme" de eklenince bazı minik yararlı olabilecek detaylar da ortaya çıktı.


IFA her yıl düzenlenen Avrupa'nın en büyük tüketici elektroniği fuarı. Ben de Vestel Elektronik endüsriyel tasarım bölümünden fuarlarla ilgili kişi olduğum için her sene bu fuara başlamadan 2-3 gün önce giderek standdaki eksik gedik bir durum varsa onu kapatmaya, çıkabilecek herhangi görsel bir bozukluğu engelleyici tedbirler alınmasını düşünmeye çalışıyorm. Çıkan bir probleme anlık çözüm üretmeye çalışıyorum, falan falan...IFA'ya gidişim Ağustos sonu 28'inde oldu ancak SU'dan çok uzak kalmak istemediğim için 1 Eylül'de dönmek istedim. Fuar ise 2'sinde açıldığı için bu sene fuarda neler olup bittiğini yazamayacağım, kısmet seneye...


Bu sene stand çalışmasına 3 satte bir sağım rutinimi de ekleyince enteresan bir durum oldu. Otelden çıkmadan sağım, öğlen standda kapısı ve elektrik prizi olan her hangi bir delikte sağım, akşam otel odasına koşup sağım, yatmadan önce tekrar sağım diye günde 4 kere de olsa işi düzenli tutmaya çalıştım. Her gün sağım yaptığım sütleri poşete aktarıp aynı günlük olanları birleştirip otelin mutfak katındaki derin dondurucuya koydum. Geri döneceği otelden çıkış saatine kadar stlere dokunmadım. Çıkmadan hemen önce; bir yerine bişi olunca soğuk-sıcak kompres yaptğın jel paketlerinden (onları da son gün buzluğa atmıştım) bir iki tane ile çevrelediğim taşlaşmış süt poşetlerini içi koruyuculu yemek taşıma çantasına attım, onları da valize tıkıştırdım. 


Sütleri yanımda götürmedim zira yolda Hanslara bunu nasıl anlatabilirim bilmediğim gibi kargo bölümünün en soğuk bölüm olacağını düşünmüştüm. saat 15:15de otelden ayrılıp Munich aktarmalı olarak İzmir'e gece 22:45de indim. Köyde babasyıla ramazan tatilini geçiren kuzuma kavuşmam gece 00:30'u buldu. Ancak süt poşelerinin bazıların kenarları henüz yeni yeni sıvılaşmaya başlamıştı. Hemen hemen hepsi taş gibiydi. Zafer (!) :)


Kuzu da tam 1 gibi uyanır, meme ister. Hemen kıvrıldı koynuma yavrum benim. Yine koyun koyuna yattık derin köy gecesi sessizliğiyle...


iyi gezmeler sizlere de...