15 Mayıs 2012 Salı

Analar ve danaları

Merhabalar,
hızlı, neden hızlı olduğunu çok da anlayamadığım ama zar zor yetiştiğim bir haftayı geride bırakarak, anneler gününün olduğu haftasonuna eriştik. Şimdi kafamdaki muhteşem sülüman procelerinden biri olan kızımın 1 yaşından sonraki fotolarını bastırma işi de her zaman olduğu (ya da ilk yaşındakiler gibi demeliyim) gittikçe lastikleşiyor. Babamın değimiyle "fukara sümüğü" gibi elime yapıştı. Yok bugün uyuya kaldım, yok ertesi gün usb'yi evde unuttum, yok usb'yi iş yerinde unuttum, hepsi bir araya gelse iş yerindeki proxy yükleme sorunu çıkardı, tırıvırı derken şans eseri bulduğum grupanya indirimini de kaçırcam olan o olacak. Neyse çıkmayan candan umut kesilmez, inatçıyım bu konuda. O fotoları elime alacağım, ve tchibodan kırtasiye haftasında aldığım deftere kesip yapıştırmaya, yanlarına notlar tarihler düşmeye girişicem en kısa zamanda.

Haftasonu köyümüze gittik, kayınvalideme (böyle deyince formal oldu ama beni kızından ayırmadığı için ben de kendisini kendi annem gibi görüp arada ileri geri akıl vermek haddine bile girişirim -o derece annemdir:) ve ancak aynı ülke sınırlarına düştüğümüz görümcemcime hediyeler almıştım. Bayılırım kişiye uygun hediye bulduğumda, ve hatta çoğu zaman bunu hissederim. Zoraki olunca veya "adet yerini bulsun"diye alındığında bunu hissetmem. Ama sahiplerine uygun olduklarına kendim inanınca, gerçekten sahipleri de çok seviniyorlar, bu tesadüf olamaz herhalde bir 15 yıldır nerden baksan hediye alır veririm...( bu son satıra çnce 30 dedim, sonra saçmaladığımı fark edip 20 dedim, hadi dedim işi bilimsele bağla -15 oldu yine, o da iyi be:)

Cumartesi günü evimizin içinde azıcık mahsur geçirdik zira dışarıdaki toprak temizlenip pek de düzlendi ortalık, inşaatın yeni bittiği ama  bir bu kadar işin bizi beklediği evimizin orta hali diyelim:)




Pazar sabahı köydeki anneleri dolaşmamızı kısa tutmak zorunda kalıp eşimin babaannesini (ki şu aralar köyümüzün de en yaşlı annesi sanırsam) ziyaret ettik. Ordan geleneksel İdil ablamızın anneler günü kutlamasını düzenlediği urla'daki yazlıklarına geçtik ki orada kuzuma ordan oraya koştururken ağzına kaşar peyniri sıkıştırmak, bezelye ve havuçlu yoğrut mezesi tıkmak suretiyle öğle yemeğini yedirdik. Ateş aldık gibi oldu aslınd ancak sadece ona vaktimiz vardı. hatta misafirlerin bir ksımı yeni gelirken 1 saat sonra ordan ayrıldık. Hatta planımızdan 15 dk geç kaldığımız için yetişmek için çabaladığımız nikahın "evet" deme bölümünü kılpayı kaçırdık ama takı sırasında önlere yakın bir yerde yer aldık (hınzır biz direkt oraya yöneldik:) İşyerinden arkadaşım Armağan'ı kutladıktan sonra deniz kenarındaki yüksek esinti ve güneş altında iyice kuduran kzımı toparlayıp arabaya yollandık ve koşturmalı bir günün ardından kapağı eve attık.

Kudurk kuzu, evde de alamadı hızını, kendi kendien bir o koltuk bir bu koltuk indi çıktı durdu...


Nasılmış? aktif heyecanlı günümüz? Bundan sonra evin anası eve erken dönünce naaptı? diğer fertlerin doyması için yemek uydurdu en kolayından...Bütün gün kuduran kuzu naaptı, yemekten sonra yatışşşşşşş....
ben de evi dertop edip, koştum yatağ ne diyim:)

sevgiler dilerim.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Bostanlı ayaklarımın altında

Selamlar,
arayı açtım ama aslında sürekli kayıttayım. sadece aktaramıyorum. İş yeri hiperdolu seviyesine erişeli beri, aklımda topluyorum yazacaklarımı. Sonra unutuyorum, tekrar hatırlıyorum, tekrar unutup bir ara tekrar hatırlıyorum. Annem bile sorar oldu "kızım neden bu kadar unutkan oldun sen?" diye. Bieln cevaplasın ben bahara yordum ama sanırım bahar alerjim sadece burnumu akıtıyor ve burnumu gözümü silmek bayağı vaktimi ve enerjimi alıyor. Düşündüklerimi burnumla bir siler oldum.

Fuar hazırlıkları henüz raya oturtma çabasındaydı ve oluşturlan listeler, ürünleri sürekli zihnimin bir köşesinde sayıp yerleştirmek yordu beni .Bu hafta içi de yepyeni bir ürün tasarımı (şu ana kadar üretilen ürün gamı dışında - tamamen değişik bir sektör) uzun süredir aklımı kurcalıyordu. E , belli kapasiteyi Su'yun gittikçe azan dermatiti için doktor araştırması, internet araştırması da eklenince bende kayış kopmaya 5 kaldı:)

Cumartesi kuzuyu cilt doktoruna götürdük ve şimdilik annemin tanımıyla mucizeyi yaşıyoruz. ben tabloya daha soru işaretleriyle dolu bakıyorum tabi (gamlı baykuşum ya). Kortikosterodili krem solüsyon ve 3 gecedir verdiğimiz antihistaminik kaşıntıyı durdurmuş olabilir. Fakat doktorun d adediği gibi kremi solüsyonu bırakınca ne olacak? Bu hastalık dediği gibi ergenlikle (%50 şansla) geçecek ise yeniden hortladığında tekrar aynı kan revan kabuk yara pul pul bacaklara kollara geri mi döneceğiz?Zaman gösterecek.

bu haftasonu kuzuyu da alıp bostanlıya yürüyüşe çıktık. Cheesecakecimize gelince onu indirdik, yanımıza oturtup (öyle buyurdu Zerdüşt:) ona da tatlımızdan azar azar verdik. Bu sırada o kudurma moduna geçmişti tabi ve sürekli masaların boşluğunda dolandı durdu. tatlıları dönüşümlü yiyerek, oradan kalktık ve ara sokaklardan kaldırımlarda kızımızla yürüye yürüye geldik. O ağaç, bu kaldırım, bu amca, o teyze diye diye...
Bostanlı açık hava tiyatrosuna kadar geldik ve orada artık yorulan kuzu kucak isteyince arabaya geri dödü, biz de azıcık dondurma keyfiyle evin yolunu tuttuk. Klasik bir pazar gezmesi ile gün sonlandı. Çalışanın marjinal (!) renkli haftasonu:)


sevgiler