31 Ekim 2013 Perşembe

BOM boro BOM

Merhabalar,
29 Ekim'de uzunkuyu köy okulunun kutlama törenlerindeydik. Köyümüzde yani:) Su çok anlamlandıramadığı için sıkıldıysa da davulların arkasından yürüdük, istiklal marşını söyledik, gezdik dolaştık geldik.

Bu trompetlere nasıl vuruluyor diye neyse ki evde antreman yapmaya başlamadı, yoksa halimiz haraptı...

Köy okulunu izlerken ve orada yapılan eğitim öğretim sistemini yeğenimizde yakından gözlemlerken aklıma 9 Kasım'da İzmir'de yapacağımız BBOM toplantısı geldi ve tabii ki bu köy yerinde bir başka okulun ne de güzel mümkün olabileceği geldi aklıma...neler geçti, fen dersinde bahçeye çıkıp böcek yakalayabilecekler, incelemek için çimenlerde koşturup eğelenip bulduklarında ilgiyle odaklanabilecekleri geldi aklıma. baharda çiçekleri ne de güzel seyredip onlara yakından bunları anlatan birileri olsa, hatta onlar birbirlerine anlatsa diye geçirdim içimden.

kendi aralarındaki bir kaç konuşma aslında çocukların zihinlerinin nerelerde olduğunu, anlatılmadan neleri çoktan yalayıp yuttuklarını işaret ediyordu bana. Öğretmenlerinin elindeki kameranın kaç mp olduğunu sordu bir tanesi, diğeri ona evdeki kamerasının kaç mp olduğunu söyledi. MP neyi nasıl ölçer ne anlama gelir, bir foroğraf kulübü kursalar çevrede ne kadar çok masal gibi olay var çekilecek...

velhasıl çok şeyler geçti içimden, umarım İzmir'de de açabiliriz bu okulu fikri denk, özgürlükçü, isteyerek öğrenmenin çok daha verimli olduğuna inanan yol arkadaşlarımızla da tüm bu içimden geçenler gerçek olur, hatta daha iyileri olur...

sevgiler,



29 Ekim 2013 Salı

Bir bayram tatili daha

Sevgili okur,
bayram tatili diye sevindik ama kayınvalidemin omzu çıkıp kırıldığı için pek de mutlu olamadan buna şükür diyerek kısa bir köy havası aldık.
Bu kısa dinlenceden eli boş çıkmamak adına bol bol kızımla hava alıp son günlelerin tadını çıkarmaya çalıştık. Ben de minik minik makinamın ayarlarıyla oynamaya başladım.

Köyün mutlu keçisi minik Su:)
 

24 Ekim 2013 Perşembe

Nasıl geçti habersiz:)

Merhabalar,
Hemen geldi mi aklınıza başlıktaki şarkı, mırıldanır oldunuz mu? Neyse kaç yaşında olduğumuz ortaya çıkmasın yoo falan deyiverin:) bu ay nasıl geçti ben bilemedim ama siz belki kendinizinkinin çeteresini benden sağlam tutuyorsunuzdur.
Bu ayın başında Kasımın 17sinde benim Ales ve 25inde eşimin yeterlilik sınavları olması nedeniyle çalışma ayı olarak (içse olarak:) ilan edip her fırsatta krıp belimizi ders çalışalım demiştim. Ancak heyhat, iş öye olmadı bayram tatilini çalışmak için köyde geçirdik amma çalışan sadece eşim oldu:)Ben son iki gün 2 adet 25 soruluk matematik testi çözebildim.hız konusunda burda ifşa olmaya niyetim yok zaten yakın zamanında yök karşsında cümle aleme rezil olacağım gibi gözüküyor. John nash olmadığımı biliyordum ama karıncalarla yarışan hoşaflaşmış matematik bilgim beni moralman dağıttı diyebilirim. türkçe kısmına güveniyorum, tabi ösymnnin soru tarzını anlamakta güçlük çekiyorum çoğu zaman ama umudumu yitirmedim henüz (sanırım henüz hiç sözelden soru çözmediğim için:)

Ayrıca bu ay içinde yaşlılarımızdan düşenler şaşanlar, hastaneye yatanlar oldu... Her iki tarafımızın aileler onların başına koşmaktan, üzülmekten ayrıca perişan oldular ama çok şükür sağ salim atatılıyor hepsi, düze çıkılıyor yakın gelecekte.

Bayramda sırf pineklemedik tabii, İstanbul'dan can dostum Bihter ve eşi Soner geldiler. Kısa da olsa evimizi şenlendirdiler. Elmalı turtayla kandırdım, ertesi günü de evde makarna yaptık:) hepsinin resmi bir sonraki postarda gelecek, ben bağlantı uzmanı(!) fotoğraf makinesi,cep tel ve big üçlüsünü bir türlü senkronize bir şekilde kullanamadığımdan yazımı yazıyorum, resim eksik, resimler var yazıya vakit yok gibi devam ediyor süreçlerim.

şimdilik bayramın son günleinde soğuyan ve bağ bozumumuzda herkesleri baştan aşağı sırılsıklam yapan yağmurun yarattığı minik çamurlarda gönlünce zıplayan kuzumun serseri halleri ve pasta keyfiyle veda ediyorum:)
 

17 Ekim 2013 Perşembe

Bag bozumu

Sevgili Okur,
bayram seyran demedik, bağ bozumu yaptık; İstanbul'dan kankam, onun arkadaşları, kuzenler, yengemler, dayımlar, komşularımız, hemen herkesin eli bir ucundan değdi.

Sabah herşey iyidi, ben de Su'ya bakmakla görevlendirildiğim için gayet rahat ve hatta içten içe çok da iş yapamamaktan rahatsız bir şekilde fotoğraf çekmeye bile vakit buldum. Bağı tanıyan ya da bağa ilk kez giren diye ayırım yapmadan herkes eline aldı makasını ve gösterildiği gibi muhabbet ede ede, şarap olacak nefergeleri aradı durdu koca yaprakların arasında...

15 Ekim 2013 Salı

Veee sahne makarnanın:)

İstanbullardan kankam gelmiş bayram gezmesine, tabii ki ona bir tazecik makarna yapıp tıka basa doyurmak istedim:) Tam buğday unu ile güzel başlayan yoğurma işlemi havluyu eşime atmamla devam etti. kendisi zaten dünden hevesli olduğu için hemen daldı içine. hamuru geçrkten pürüssüz hale getirid. tam buğday unu ile çok sert bir hamur oluyor bilgilerinize...

30 dk dinlendirdikten sonra top top alıp haddeden geçirdik ve bu sefer kurutmak için daha tedbirli davrandık Resimdeki havlu kurutucağını temizleyip serdik. Gerçekten ilk serilenleri alıp makinadan kesim işleminden geçirirken en sonuncu serdiğimiz kurumuş oldu. çok işimize yaradı.