28 Ekim 2012 Pazar

Tatil burada biter...

Sevgili okurlar,
sabah erkenden (Su ile aynı odada olunca son derece tahmin edilebilir bir durum tabii ki) uyandık. saat ancak 6- 7 gibiydi. Bir de saatlerin geri alınması olayı denk gelince kargalarla bir sessiz sessiz odacıkta az malzemeyle nasıl çok vakit geçirilir diye çabaladık. Bünye de tabi uyku istiyor ara ara... Sanırım o bünye sadece bizimkisi. Su hiç oralı değil:)
Neyse bir şekil sabah 7 buçuğu ettik ama in cin ortada değil, gün aymak bilmiyor meğer havayı bulutlar kapamış. kahvaltı mekanımıza ilk giden biz olduk ve neyseki uzun süredir ayakta olduğumuzdan acıkmış bir bebek yemek yedirmesi kolay bir bebek oluyor, böylece anne baba rahat kahvaltı ediyor. Sürecin huzur katsayısı yüksek oluyor. Açlık kısmı tam ama enerji de tam olduğundan sürekli kıpır kıpır kızım bir dekorasyon dergisi bakıyor bir yandan yemek yiyor:)



Sonra da sahilde esen deli rüzgara inat dışarı çıkıyoruz. Işık çok güzel, rüzgardan korksam da bu ışık cezbettiği için sesim çok çıkmıyor. Su deli gibi bir o yana bir bu yana koşuyor sahilde. Zaten ondan başka kimse kumsalda değil. Oyun parkını keşfediyor ve bir süre orada mola veriyoruz:)

Bir süre kıyıda turladıktan sonra otelden çıkarken bir gün evvele çekerek biraz sonra çıkacağız mesajı verdiğimiz için odamızı toplamaya gidiyoruz ve topladığımız gibi yola koyulduk. Ama "derin" raştırmalarım sonucunda (google'da bodrum bitez yazıp arattığımda ilk çıkan üç listedeki  yerlerin isimlerini defterime yazmak suretiyle:) bitez dondurmacısında durma kararı aldık. İyiki de yapmışız...



Kanyaklı bitter çikolatalının yanına sade, bal badem ve yanlış hatırlamıyorsam bisküvili aldım. Sadeyi suya yedirip diğer üçlüyü kendime ayırdım, ehuehue:) Zaar, yiyince dondurmayı güldü tabii:)

Güzel bir tatil güzel yolculukla damgalanırsa işte ozaman güzel tatil olur... Öğlen saatlerinde Söke'den otobana bağlanmadan önce sağda Yavuzlar Petroldeki "CAFE MOLA" çöpşiş restaurantına girdik. Tonton bir amca her masayla özel ilgilenip güzel güzel güldürüp mutluluk hormonu salgılamanızı sağlayıp yemeği beklerken hoş vakit geçirmenizi sağlıyor. Duvardaki oraya uğrayanların bıraktığı güzel ya da "özlü sözler" tadındaki kıssadan hisseler ilgi çekici bir fon.


Kuzucuğuma köfte kendimize şöpşiş söyledik. İkisi de çok hoş. Tavsiye edilir.

Evimize sağ salim varıp yaklaşık 30 dk içinde ilk parti çamaşırı atıp ortamı neta edince de büyük dedemizi bayramlamaya çıktık. Akşam ev yatağımızda uyku ve huzur....Çünkü yarın kuzumla koyun koyuna uyanacağımız, mutlu bir tatil günü daha bizi bekler...

Sevgiler...

27 Ekim 2012 Cumartesi

Bodrum'da bayram

Merhabalar,
tatilin ikinci günü esintinin şiddeti artınca biz de sabah gezisi yapmaya karar verdik. Kaldı ki zaten su kahvaltıda yeterince "atta" diyerek kafa ütütleme sınırlarına yaklaşmıştı. Kuzumun maalesef yeni bir yere gitse de "atta" istihab haddi bir türlü dolmuyor, sızana bayılana kadar gezmek gezmek istiyor. Dolayısıyla dün geldiğimiz ve öğrendiğimiz bitaz yalısı onun için alışılmış halini aldı ve yeni yerler görme isteği tekrar kabardı.

Taaa 2008 mi 2009 mu ne zaman geldiğimizi hatırlamadığımız bodrum merkeze inelim bakalım kaleye gideriz belki dedik. Ama Su kızım onun için çıkılan gezinin ilk 15 dakikasında arabada sızdı. Arabasında da uzun süre uyudu. 


Biz bu arada o uyurken Bodrum yelkenciler Birliği kafesinde oturup kahve içip gazete başlıklarına baktık. Sahilde acık yürüyüş yapıpı deniz havası aldık. 


Daha sonra da deri çanta, aksesuar ve sahte markalı pek çok giysi satıcısının ingiliz bir kaç tane numunelik turistin sürekli yürüyüp yine birbirine rastladığı çarşı sokaklarına daldık.
Sokak aralarında gezerken dağların bayırların doldurulduğu bembeyaz betonarme "çakma bodrum evlerinin aslının nasıl olduğunu unutmuşuz, gördük, hatırladık:)



Bir süre sonra kızımın uyanmasıyla yürüyüşümüz hızlı bir tura dönüştü, merakla heyecanla ordan oraya devam ettik ama öğle yemeği saatinde sağlıklı pke bir seçenek bilemediğimden (belki bilsem de kapalı olma ihtimali çok yüksek zira ara sokaktaki pek çok esnaf kepenkleri kapalıydı:( dönerciye oturduk. Kalitesinden çok da memnun kalmadığım bol yağlı, et tadı alınamayan birşeyler yedik ve biteaz yalısına dönerek sahile konuçlandık:) 

Tüm gün uyumayıp uyumayıp akşam ancak 5de sızan kızımızı alıp koltuğuna oturttuk, sahile balık yiyeceğimiz yeri kararlaştırırken neyse ki uyandı ve mutlu bir yemek yedik de tatilde "kızımı doyuramadım, edemedim, sağlıklı beslenemedi" iç sıkıntısını biraz olsun azalttı.

şimdilik hoşçakalın,

26 Ekim 2012 Cuma

Bayram Sefası (!)

Selamlar,
bayrama 5 gün kalana kadar ne edelim, edelim mi? yok etmeyelim, ama bence edelim, ya da boşver evde yatalım, yok yahu gezelim ikilemleri bolca yaşanan bir aileyiz. Her tatil benim stres katsayımı arttırı bu nedenle. Çünkü tek atımlık kurşun gibi az zamanda en güzel deneyimi elde etmek, daha önce çok da gezip yer yön bilmeyen birileri için çok zor olabiliyor. Bayramın bari son 3 günü azıcık deniz yüzü görelim, deniz havası alalım istiyordum. İşyerinde arkadaşımın önerisi üzerine önceden yer ayırttığımız Bodrum Bitez yalısındaki bir hotel'e doğru bayramın 2. günü yola çıktık. Yolculuk son 15 dakikasına kadar çok güzel geçti. Kuzum haliyle 3,5 saat oturmaktan sıkıldı. Ben de çok sabırsızlandığım için ben bile sıkılmıştım:)

Otel vardığımız gibi tertemiz odamızın içine eşyaları bir güzel saçıp güneşten sebeplenebilmek için kendimizi denize kıyısına attık. Sahildeki otelin restaurantınada yemeğe oturup kuzumun azına bir kaç makarna koyabilmekle yetinip kıyıdaki şezlınglara geçtik. Meğerse kızım bunu bekliyormuş. Aman bir kum hevesi bir oyun hevesi. En ciddi ifadesini takınıp "oynamaya" girişti.




Denize doğru yönlendiyse de küçük bir su yutma vakasından sonra koşar adım dışarı kaçtı, sonra da popoyu yere bir koydu, pir koydu...oyna, oyna, oyna... Zar zor ayıdık kıyıdan, akşam oldu yemek yiyeceğiz diye diye laf anlattık ama yine de kumlar çok cazipti tabii ki:)

21 Ekim 2012 Pazar

Haftasonu kaçamağı

Selamlar,
Bu kadar zaman köydeki evi merak edip süreci takip etmeye gittiğimiz için yaz geçti ama biz tekneden faydalanamadık. Oysa davet edilmeden gidilebilen bir tekne hizmeti vardı, Son demlerden faydalanalım diyerek işyerindeki mesaimi doldurup fırladık yola. Oraya vardığımızda şiddetli rücgar bizi karşıladı ama Sığacık hep böyledir sonuçta ekim ortasını geçtik diyerek pierone'a oturduk. Akşam tekrar gelmek üzere öğlen atıştırmasından sonra teknede az biraz vakit geçirdik, oyunlar, keşif çalışmaları, muzurluklar derken Su uyumadı tabii ki:) Akşam yemeğini erkene aldık ki aç aç uyumasın. Pierone 'a tekrar girdik ve işte keyifli bir cmt gecesinin hayatımıza çizdikleri...

Su kuzum bu oyuncak arabada bir eğlendi bir eğlendi...Yemeğe zor oturttuk tabi ki, masada onun ilgisini çekmek için boyalar ve kapıtlar devreye girdi. Yemek kısmından sonraki hallerimiz:


Bir süre sonra oturmaktan sıkılan kızımla mekanın içinde dolanıp, çevredeki güzel aksesuarlara dekorasyon detaylarını incelemeye başladık...

Yakınlardaysanız Pierone geceyi geçirmek için çok hoş bir mekan,yemekler de gayet leziz, denemekte fayda var...

Sevgiler...

18 Ekim 2012 Perşembe

IKEA "atta"sı

Selamlar,
okul aktivitesi olmayan bir gün ele avuca sığmayan bir 25 aylık çılgın nasıl eğlenebilir? Annemler bu soruya sürekli bir cevap arıyorlar... Yeni evleri için yaptıkları alışverişler süresince fark ettikleri Su'yun Ikea'da çok eğlendiği ve etrafında sürekli ilgilsini çeken eşyalar olduğu. Bunu fırsata dönüştürerek bir kaç minik eksik tamamlamak ve minik eğlemek amacıyla kısa bir sabah gezisi yapmışlar.

İşte bu geziden kareler:

Hem oyuncu hem accık şımarık kuzum pek bir eğlenmiş arabada beklendiği üzere yorugnluktan sızmış:)
Akşama bir dilli bir anlattı bir anlattı sormayın.

Sevgiler...

16 Ekim 2012 Salı

UÇUYOR ama mutluluktan:)

Selamlar,
işte bir enteresan atta hikayesi daha: 
Metronun sondan ikinci durağı havalimanı. Bu demek oluyor ki Sehirdeki insanlar çok rahat havalimanına trafiğe gidebilecek. Doğru ama EKSİK:)

Bu demek ki Su en sevdiği taşıtlardan hem "çufçufa" binebilecek hem de havalimanına giderek uçakları yakından izlemesi mümkün olacak. Ki netekim öyle de oldmuş. Annemler kuzuyu havalimanına götürünce kudurmuş, zıplamış, koşturmuş, uçaklara bakabaka gülmüş, konuşmuş.


Ne mutlu kuzuma:) Onun iyiliği için düşünen melekleri hep çevresinde...Daim olsun gülüvüklerin tatlı kuzum.

14 Ekim 2012 Pazar

Bostanlı park çıkartması

Merhabalar,
haftasonu evde kalınır da "atta"  doyulur mu? Her zamanki gibi gözünü açışıyla dün sanki dere tepe 6 saat yürüyen zıplayan kendisi değilmiş gibi "atta anne attaaa" demesi bir oldu kızımın.

Cimcime kahvaltı sonrası bir süre boyalarıyla durulsa da sanırım biraz uyku mahmurluğunu atması için dışarıdaki ekim havasından gerekliydi.

Kıyıdan yürüye yüreüye bostanlı açıkhavatiyatrosu yanındaki parka vardık, Bolca oynadıktan, kaydırağı temizlercesine kullanıp eğlendikten sonra bir süre kafede dinlenip yanımızdaki kuru üzümlerden atıştırdık.


E pek tabi ara ara da poz verip kameranın farkında olduğumuzu gösterdik:)

Yürüye yürüye eve vardık ama bu yorgunluktan öğle uykusundan sonra eser kalmadı ve tekrar evden tekrar çıkıp bir Bostanlı yürüyüşü yaparak haftasonunu kapadık...

Sevgiler...

13 Ekim 2012 Cumartesi

Son güneşler...

Merhabalar,
Ekim ayının ortasındayız ve hala güneşten faydalanabildiğimiz için aslında cennet kirası vermek lazım. neyse kimse farkına varmadan bu konuyu es geçeceğim ama kuzum güneşin farkında ve dolayısıyla biz de yine kendimizi sokaklara attık:) Metroyla alsancak'a oradan kıbrıs şehitlerinde minik bir yemek molası. 
Gazi kadınlar Sokağındaki ahşap platformlarda kuzum kendi kendine şarkılar türküler bir güzel danslarla eğlendikten sonra deniz kıyısına geldi sıra.

İşte kuzumun deniz knarındaki minik koşuşturmalarından kareler:,



Eh pek tabi çekimin sonlarına doğru modelimiz acık şımardı ama vapur heyecanındandır deyip mazur gördük:)

Vapuru 15 dk heyecanla bekledikten sonra kalkışından 5dk sonra da yorgunluktan kucağımda uyuya kaldı:)

Bir cmt gezisi de bu şekilde noktalandı:)
Sevgiler.

9 Ekim 2012 Salı

bulaşıkçı güzel

Selamlar,
Kuzum dillenmeye ve cilvelenmeye başladı, üstüne üstük her türlü şeye dal olmaya da son hızıyla devam ediyor. Bil el atmadığı bulaşık vardı o daoldu, boyu yetse sulara dalacaktı. Annemin bulaşık eldivenlerinin yerini bildiği için hemen koyulmuş muzurluğa ve arkamızı bir döndük ki bizi freddy the bulaşıkçı bekliyor:)

Ama nasıl güldürdü bizi, kendi de zıp zıp koştura hoplaya salon mutfak mekik dokuduü güldü, çıldırdı. 

Daimi mutluluk kaynamız "mutlu maymunumuz", Canım kızım:)