11 Aralık 2012 Salı

28. Ayımız da Su gibi aktı...



Selamlar,
Kızımın tarihe düşülmesini isteği şeyler artıyor ama annesi tembel ne yapsın?
dili çözüldü iyice. Sadece 10, artık 15-20 kelime derken kendi çapında neyin nasıl olması gerektiğini 3-4 kelimelik cümlelerle, kendi metotlarıyla, gerekirse çift negatif kullanarak, bir şeebiliyorum bazen, yapmamam gerektiğini biliyorum ama refleksle tutamıyorum kendimi. Sonra teşvik, memnuniyet sözleri hemen tabii...Ah çenemi bir tutabilsem.

Bu aralar Ediz abisinin Heidi DVD'leri ilk 3 listemizde bir numara. Ara ara "Arı" filmi araya giriyor. Elimizde teknolojik imkanlar kısıtlıysa "Bali". bali 5-8 dk, diğerleri maksimum 10-15 dk kadar dikkatini çekiyor zaten. Ama banyo şampuanının üzerine yapıştırdığım Arı kahramanı sayesinde son iki seferdir uzun uğraşlar sonucu girilen banyo keyifli zamanlara dönüştü denebilir.

Evet, banyo hala problem. Ancak o problemli durum bile kendi içinde düzenli, Saçlar allem edilip kallem edilip cmt sabahı babaanneye gitmeden önce yıkanıyor. Köyde abisiyle oynamayı, kayınvalidemin evini, yolculuğu o kadar seviyor ki şantaj yaparak da olsa ikna ediyoruz banyoya... O dakikaya kadar hani belki bir ihtimal yıkatmam diye arak diretiyor kuzum. Son banyosunda kafasına aldığımız şapka sayesinde biraz daha keyiflendi, babasıyla oynarken kafasında konak şampuanı dah uzun süre durdu. Bakalım bunun arkası nasıl gelecek...

Bu aralık ayı bize burun akıntısı getirdi, 1 haftayı aştı, geceleri uykuyu zorlaştırdı, genzine akan salgı öksürtüyor ve burnu da tıkanıyor, ağzından nefes alırken minik minik hırlayarak boğazı kuruyor, Hasılı çok rahatsı kalitesi bölük pörçük bir uyku. hepimiz için. Ben de onu sürekli tıkanmasın diye yastığının üzerine çekmekten 5dklık uykularla sabahı ediyorum bir kaç gecedir. Neyse, atlatacağız bir şekilde. Sadece onun hastalığı karşısında kendimi ne kadar çaresiz cahil, eli kolu bağlu hissettiğimi tarih kaydetsin istedim:( Daha büyük dert vermesin tabii ki...

Haftanın 5 günü okula gitmeye başlamasının 3. süne başladık bu hafta ve büyük bir hevesle gitmeye devam ediyor. Sabahları eskiden okul ııh diye diye bırakırdım anneme, artık sabahın 7sinde okulun önünden geçerken,"anne men okula citcem" diyor. Ne mutlu ki ona da güzel alıştı, öğle yemeğini yiyor, üstüne de eve gelince uyumadan önce mutlaka anneannesi ve dedesiyle zeytin yiyor. Sonra uyku öncesi süt ve ailecek uyku saati...

Geçen gece trenleri çok sevdiği için internette gördüğüm bir ahşap tren setini babasıyla kurdurlar, aman aman bir heyecan bir mutluluk. Zor bırakıp uyudu... sabah evden çıkmak istemedi. Akşama koşarak gideriz eve tahimn ediyorum...

Bir süredir kendi hastalığımdan, işyerinde blogların engellenmesinden, geceler icakit bulup giremediğim için sizi unuttum zannettiyseniz özür dilerim.
Hızıma geri kavuşmayı dilereyek öpüyorum:)

Hiç yorum yok: