Sevgili okur,
bu cumartesi serin, yağmurlu bir sabaha uyandık. Ben şahsen bu durumdan çok mutluyum zira hem evde oturup ders çalışmaya teşvik ediliyoruz böylece. Hem de pencereden içeriye yağmur kokusu girmesi çoook huzur verici. Yurt dışında şöyle paso yağmurlu bir ülkede yaşıyormuşuz gibi son 3-4 gündür. İngilteredeyiz belki, belki İsveç ya da işte kuzey Avrupa'dan sen seç beğen birini...
Güzel bir kahvaltı sonrası eşimle ayrı ayrı koltuklarımıza çekilip bilgisayarlarımız kucağımızda çalışmaya oturduk. Ben önce tabi biraz facebook, bloglar falan takılarak kendi kendimi motive etmeye çalıştım ama sonunda 2-3 slayt doldurabildim öğlene kadar.
Kızımız da sağ olsun, dün gece yediği balık ve dondurma bayağı işe yaramış olmalı ki bu havası temiz huzurlu günde pek bir kıpır kıpır oynadı durdu. Hatta Ulaş'ın yanına kalkıp gitmeme rağmen durmadı, babasına da gösterdi tekmelerinin kuvvetini:)
Umarım iyisindir oralarda kızım, bir derdin var da tekmeliyorsan, anlayamadık maalesef:) herhalde bunlar kaslarını geliştirmen gerektiği için yaptığın ritmik çalışmalardır:) Sen bol bol çalış, yeter ki güçlü gel yanımıza...
Akşam yemeğini hafif geçirmek istedi canım ve 2 haftadır aklımda olan tel şehriyeli domates çorbasını en sonunda Ulaş'ın 1 saatlik kestirmesi esnasında hazır ettim. Bu sefer soğanı ve sarmısağı rondodan geçtim, onlar kavrulurken de domatesleri rondodan geçirdim ki ağzımıza hiçbiri takılmadan lezzetleri gelsin... Bu sefer gerçekten tam hayal ettiğim gibi oldu. Tabii ki benim el ayar problemim nedeniyle yine 3 gün içilecek kadar çok oldu ama olsun, zaten bir oturuşta 2 kase içiyoruz haftasonları... Hafta içine ancak 1-2 gece götürür bizi bu karavana:)
Kısa bir akşam yemeği molasından sonra biz şimdi tekrar gömülelim işimize gücümüze,
görüşmek üzere...
bu cumartesi serin, yağmurlu bir sabaha uyandık. Ben şahsen bu durumdan çok mutluyum zira hem evde oturup ders çalışmaya teşvik ediliyoruz böylece. Hem de pencereden içeriye yağmur kokusu girmesi çoook huzur verici. Yurt dışında şöyle paso yağmurlu bir ülkede yaşıyormuşuz gibi son 3-4 gündür. İngilteredeyiz belki, belki İsveç ya da işte kuzey Avrupa'dan sen seç beğen birini...
Güzel bir kahvaltı sonrası eşimle ayrı ayrı koltuklarımıza çekilip bilgisayarlarımız kucağımızda çalışmaya oturduk. Ben önce tabi biraz facebook, bloglar falan takılarak kendi kendimi motive etmeye çalıştım ama sonunda 2-3 slayt doldurabildim öğlene kadar.
Kızımız da sağ olsun, dün gece yediği balık ve dondurma bayağı işe yaramış olmalı ki bu havası temiz huzurlu günde pek bir kıpır kıpır oynadı durdu. Hatta Ulaş'ın yanına kalkıp gitmeme rağmen durmadı, babasına da gösterdi tekmelerinin kuvvetini:)
Umarım iyisindir oralarda kızım, bir derdin var da tekmeliyorsan, anlayamadık maalesef:) herhalde bunlar kaslarını geliştirmen gerektiği için yaptığın ritmik çalışmalardır:) Sen bol bol çalış, yeter ki güçlü gel yanımıza...
Akşam yemeğini hafif geçirmek istedi canım ve 2 haftadır aklımda olan tel şehriyeli domates çorbasını en sonunda Ulaş'ın 1 saatlik kestirmesi esnasında hazır ettim. Bu sefer soğanı ve sarmısağı rondodan geçtim, onlar kavrulurken de domatesleri rondodan geçirdim ki ağzımıza hiçbiri takılmadan lezzetleri gelsin... Bu sefer gerçekten tam hayal ettiğim gibi oldu. Tabii ki benim el ayar problemim nedeniyle yine 3 gün içilecek kadar çok oldu ama olsun, zaten bir oturuşta 2 kase içiyoruz haftasonları... Hafta içine ancak 1-2 gece götürür bizi bu karavana:)
Kısa bir akşam yemeği molasından sonra biz şimdi tekrar gömülelim işimize gücümüze,
görüşmek üzere...
1 yorum:
kız bak bu senin annen var ya çok alemdir ha...hadi gel de sana hikayelerini anlayatım
Yorum Gönder