Sevgili okurlar,
işte bu pazar günümüzden seçmeler, bu mutluluğumuzu aile huzurumuzu kimse bozmasın dilekleriyle...
Ailemizin en büyükleri olan Eşimin dedesi ve babaannemiz ile (koca ninemiz:) ilk kutlama, yani biz onlarla hoşbeş ederken kuzuların bahçede oyunları ve bir kaç poz kesme durumları:)
Bu tontika bu kadar poz kesip, Ediz abisiyle koşturup oynayıp eve dönünce elmalı turta yapımı esnasında arıza verdi:) Ama sonra derdi uykuymuş, caillao karşısında sızdı.
Bir saat sonra kuzumu ve büyük kuzumu uyandırıp her yıl geleneksel anneler günü kutlamamıza doğru yola çıktık. neyse yer yakın, 2 otoban çıkışı sonra vardık:) işte oradan da mutlu bir kare:)
Her annenin günü güzel geçsin isterim (isterdim, ülkenin bir yanı patlamış başka yanları arapsaçıyken ütopik ama...) Çocuklarımızın sağlıklarını ve mutluluklarını göstersin. O zaman kafamız rahat kendi içimize dönebiliriz...
sevgiler...
anneler günü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anneler günü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
15 Mayıs 2013 Çarşamba
10 Mayıs 2013 Cuma
Analar ve söylenenler...
Anneler günü hakkında bir sürü ıvır kıvır yazacağım ver hiçbiri bir yere varmayacak.
Kendimden:
Anne olduğum için çok mutluyum. umarım "isteyen" herkese de nasip olur. Ama kıymetini bilerek yaşabilmesini de dilerim. Bol vakitlerde "çokça" sevgiyle geçsin annelikler. Annemden ve Su'dan öğrendiğim çok şey var, Su sayesinde hayat hakkında öğrendiğim çok şey var. Bu öğrenme süreci hiç bitmeyecek:)
"Anne olunca kadın olmak"
ikisi de olur neden olmasın? her canlının hayatında dönüşümler değişimler yok mudur?"Anne olan kadın değişime uğramış ve asla eskisi gibi olmayacaktır" diyorlar ya... E tabii ki, zamana karşı durabilen bir canlı var mı? Değişmeyen var mı?E kadın niye farklı olsun? O da değişir, sevdikleri değişir, eskiden sevdikleri yerine yenileri gelir. Eskiden hiç bilmediklerini bilir olur. Eskiden bildiklerini de unutabilir, bazen iyi olur bazen de zor zamanlar geçirir bu unutmalar nedeniyle:) Az konuşanlar bazen çok konuşmaya başlar, çok konuşanlar bazen yorulabilir... Zaman geçer, devran döner ve anne kadın bence yine "yeni kendini" bulur, olması gereken yere konumlanır. Zihninde, vücudunda, ailesinde, işyerinde, pazarda, sokakta, dolmuşta, otobüste. Herkes yerini bulunca rahata eriyor. Ben erdim mi rahata? "Orta karar" diyelim, bazen kafamda eski bende neler vardı, neler eksik kaldı, yenide neler olmalı, nelerin devamı gelmeli, neler istiyor gönül diye düşünmelerdeyim... Yapamadıklarım için Su'yun varlığını bahane etmek değil benim düşüncelerimi karıştıran, aynı bedende, kapasitede, eski bilgiler ancak yer bulurken, annelikle birlikte gelen pek çok birikimi nerelere sığdıracağımın endişesi... Sanırım yavaş yavaş beyin de kullanım sıklığıyla orantılı gelişiyor, yetecek benim bitmek bilmeyen isteklerime... hem cam dolamayı unutmayacağım mandrele hem çamaşır tozunun organik olanının markalarını. Hem kuzumun ölçülerini sürekli aklımda tutup her dk ucuzluğa hazır olacağım, hem kendi göbeğimdeki gelişmenin önüne geçmek için diyetimin gerektirdiklerini işe yanımda getirmeyi hatırlayacağım. Hem sevdiğimi öpmeyi unutmayacağım uyumadan önce, hem kuzumun suyunu başucuna koymayı. (Ben öpersem sevdiğimi o da beni öper uyanınca:)
Olmaz değil, yapan yapıyor, biraz daha iyi zaman planlaması öğreneceğim, biraz kızımın gönlünü hoş tutmayı becerip biraz kaliteli uyku uyumanın tekniklerini kullanacağım. Biraz kocamı sevip biraz da sevileceğim. gönül mutlu olursa anne mutlu, çocuk mutlu, sonra yansır bu mutluluk dolu dolu...
Annelerin hakkı ödenmez:
ben bunu nasıl yaşıyorum bilemezsiniz, ya da beni tanıyan çook iyi bilir. Aklımın az kaldığı pek çok yerde annemden bir akıl alırım. Ya da zaten o çoktaaan önlem almıştır bile. Onsuzluğu düşünemiyorum.
Anneler günü annesi bir sebepten ötürü yanında olamayacakları da düşünerek bangır bangır bağırılarak kutlanmamalı:
Özellikle anaokullarında ve ilkokullarda yokluğunun yaratacağı travma düşünülerek çok çok da bu günün abartılmasını doğru bulmuyorum. Kızım bana 3 yaşında kendi çizemediği kalbin içini karalayıp getirse mutlu olurum. Ama aynı resmi götüreceği olmayan minikler için çok daha fazla üzülürüm. Bu gübü 1 ay boyunca her türlü medya kanalında popüler hale getirmenin zarardan başka bir getirisi yok. Çocukların annelerini sevmeleri için bir güne ihtiyaçları yokki? Babalar günü içinde düşüncelerim aynıdır. Yağmur yağdığında nasıl evi olmayanlar gelirse ilk aklıma, yağmur gibi bu günün yazıları reklamı akarken üstüme sadece ona sahip olamayanlar gelir aklıma...
Annesine sarılabilen sarılsın, öpemeyecek olan onun en öpülesi anlarını hatırlasın (nasıl unutulur ki):(
Ve anneler çocuklarına onlar sayesinde "anne oldukları için" sarılsınlar bu haftasonu...
Bu günü son 7 yıldır tüm akrabaların bir araya getirilmesi fikriyle buluşturduğumuz için umarım yağmur yağmaz ve tüm ailenin anaları -ailelerle buluşurus yine. Ama yağmur yağsa da analar ve danaları yağmura çizmeleri iyip "çocuklar gibi şen" sıfatına layık kahkahalarla çıkabilsinler.
sevgiler...
Kendimden:
Anne olduğum için çok mutluyum. umarım "isteyen" herkese de nasip olur. Ama kıymetini bilerek yaşabilmesini de dilerim. Bol vakitlerde "çokça" sevgiyle geçsin annelikler. Annemden ve Su'dan öğrendiğim çok şey var, Su sayesinde hayat hakkında öğrendiğim çok şey var. Bu öğrenme süreci hiç bitmeyecek:)
"Anne olunca kadın olmak"
ikisi de olur neden olmasın? her canlının hayatında dönüşümler değişimler yok mudur?"Anne olan kadın değişime uğramış ve asla eskisi gibi olmayacaktır" diyorlar ya... E tabii ki, zamana karşı durabilen bir canlı var mı? Değişmeyen var mı?E kadın niye farklı olsun? O da değişir, sevdikleri değişir, eskiden sevdikleri yerine yenileri gelir. Eskiden hiç bilmediklerini bilir olur. Eskiden bildiklerini de unutabilir, bazen iyi olur bazen de zor zamanlar geçirir bu unutmalar nedeniyle:) Az konuşanlar bazen çok konuşmaya başlar, çok konuşanlar bazen yorulabilir... Zaman geçer, devran döner ve anne kadın bence yine "yeni kendini" bulur, olması gereken yere konumlanır. Zihninde, vücudunda, ailesinde, işyerinde, pazarda, sokakta, dolmuşta, otobüste. Herkes yerini bulunca rahata eriyor. Ben erdim mi rahata? "Orta karar" diyelim, bazen kafamda eski bende neler vardı, neler eksik kaldı, yenide neler olmalı, nelerin devamı gelmeli, neler istiyor gönül diye düşünmelerdeyim... Yapamadıklarım için Su'yun varlığını bahane etmek değil benim düşüncelerimi karıştıran, aynı bedende, kapasitede, eski bilgiler ancak yer bulurken, annelikle birlikte gelen pek çok birikimi nerelere sığdıracağımın endişesi... Sanırım yavaş yavaş beyin de kullanım sıklığıyla orantılı gelişiyor, yetecek benim bitmek bilmeyen isteklerime... hem cam dolamayı unutmayacağım mandrele hem çamaşır tozunun organik olanının markalarını. Hem kuzumun ölçülerini sürekli aklımda tutup her dk ucuzluğa hazır olacağım, hem kendi göbeğimdeki gelişmenin önüne geçmek için diyetimin gerektirdiklerini işe yanımda getirmeyi hatırlayacağım. Hem sevdiğimi öpmeyi unutmayacağım uyumadan önce, hem kuzumun suyunu başucuna koymayı. (Ben öpersem sevdiğimi o da beni öper uyanınca:)
Olmaz değil, yapan yapıyor, biraz daha iyi zaman planlaması öğreneceğim, biraz kızımın gönlünü hoş tutmayı becerip biraz kaliteli uyku uyumanın tekniklerini kullanacağım. Biraz kocamı sevip biraz da sevileceğim. gönül mutlu olursa anne mutlu, çocuk mutlu, sonra yansır bu mutluluk dolu dolu...
Annelerin hakkı ödenmez:
ben bunu nasıl yaşıyorum bilemezsiniz, ya da beni tanıyan çook iyi bilir. Aklımın az kaldığı pek çok yerde annemden bir akıl alırım. Ya da zaten o çoktaaan önlem almıştır bile. Onsuzluğu düşünemiyorum.
Anneler günü annesi bir sebepten ötürü yanında olamayacakları da düşünerek bangır bangır bağırılarak kutlanmamalı:
Özellikle anaokullarında ve ilkokullarda yokluğunun yaratacağı travma düşünülerek çok çok da bu günün abartılmasını doğru bulmuyorum. Kızım bana 3 yaşında kendi çizemediği kalbin içini karalayıp getirse mutlu olurum. Ama aynı resmi götüreceği olmayan minikler için çok daha fazla üzülürüm. Bu gübü 1 ay boyunca her türlü medya kanalında popüler hale getirmenin zarardan başka bir getirisi yok. Çocukların annelerini sevmeleri için bir güne ihtiyaçları yokki? Babalar günü içinde düşüncelerim aynıdır. Yağmur yağdığında nasıl evi olmayanlar gelirse ilk aklıma, yağmur gibi bu günün yazıları reklamı akarken üstüme sadece ona sahip olamayanlar gelir aklıma...
Annesine sarılabilen sarılsın, öpemeyecek olan onun en öpülesi anlarını hatırlasın (nasıl unutulur ki):(
Ve anneler çocuklarına onlar sayesinde "anne oldukları için" sarılsınlar bu haftasonu...
Bu günü son 7 yıldır tüm akrabaların bir araya getirilmesi fikriyle buluşturduğumuz için umarım yağmur yağmaz ve tüm ailenin anaları -ailelerle buluşurus yine. Ama yağmur yağsa da analar ve danaları yağmura çizmeleri iyip "çocuklar gibi şen" sıfatına layık kahkahalarla çıkabilsinler.
sevgiler...
15 Mayıs 2012 Salı
Analar ve danaları
Merhabalar,
hızlı, neden hızlı olduğunu çok da anlayamadığım ama zar zor yetiştiğim bir haftayı geride bırakarak, anneler gününün olduğu haftasonuna eriştik. Şimdi kafamdaki muhteşem sülüman procelerinden biri olan kızımın 1 yaşından sonraki fotolarını bastırma işi de her zaman olduğu (ya da ilk yaşındakiler gibi demeliyim) gittikçe lastikleşiyor. Babamın değimiyle "fukara sümüğü" gibi elime yapıştı. Yok bugün uyuya kaldım, yok ertesi gün usb'yi evde unuttum, yok usb'yi iş yerinde unuttum, hepsi bir araya gelse iş yerindeki proxy yükleme sorunu çıkardı, tırıvırı derken şans eseri bulduğum grupanya indirimini de kaçırcam olan o olacak. Neyse çıkmayan candan umut kesilmez, inatçıyım bu konuda. O fotoları elime alacağım, ve tchibodan kırtasiye haftasında aldığım deftere kesip yapıştırmaya, yanlarına notlar tarihler düşmeye girişicem en kısa zamanda.
Haftasonu köyümüze gittik, kayınvalideme (böyle deyince formal oldu ama beni kızından ayırmadığı için ben de kendisini kendi annem gibi görüp arada ileri geri akıl vermek haddine bile girişirim -o derece annemdir:) ve ancak aynı ülke sınırlarına düştüğümüz görümcemcime hediyeler almıştım. Bayılırım kişiye uygun hediye bulduğumda, ve hatta çoğu zaman bunu hissederim. Zoraki olunca veya "adet yerini bulsun"diye alındığında bunu hissetmem. Ama sahiplerine uygun olduklarına kendim inanınca, gerçekten sahipleri de çok seviniyorlar, bu tesadüf olamaz herhalde bir 15 yıldır nerden baksan hediye alır veririm...( bu son satıra çnce 30 dedim, sonra saçmaladığımı fark edip 20 dedim, hadi dedim işi bilimsele bağla -15 oldu yine, o da iyi be:)
Cumartesi günü evimizin içinde azıcık mahsur geçirdik zira dışarıdaki toprak temizlenip pek de düzlendi ortalık, inşaatın yeni bittiği ama bir bu kadar işin bizi beklediği evimizin orta hali diyelim:)
Pazar sabahı köydeki anneleri dolaşmamızı kısa tutmak zorunda kalıp eşimin babaannesini (ki şu aralar köyümüzün de en yaşlı annesi sanırsam) ziyaret ettik. Ordan geleneksel İdil ablamızın anneler günü kutlamasını düzenlediği urla'daki yazlıklarına geçtik ki orada kuzuma ordan oraya koştururken ağzına kaşar peyniri sıkıştırmak, bezelye ve havuçlu yoğrut mezesi tıkmak suretiyle öğle yemeğini yedirdik. Ateş aldık gibi oldu aslınd ancak sadece ona vaktimiz vardı. hatta misafirlerin bir ksımı yeni gelirken 1 saat sonra ordan ayrıldık. Hatta planımızdan 15 dk geç kaldığımız için yetişmek için çabaladığımız nikahın "evet" deme bölümünü kılpayı kaçırdık ama takı sırasında önlere yakın bir yerde yer aldık (hınzır biz direkt oraya yöneldik:) İşyerinden arkadaşım Armağan'ı kutladıktan sonra deniz kenarındaki yüksek esinti ve güneş altında iyice kuduran kzımı toparlayıp arabaya yollandık ve koşturmalı bir günün ardından kapağı eve attık.
Kudurk kuzu, evde de alamadı hızını, kendi kendien bir o koltuk bir bu koltuk indi çıktı durdu...
Nasılmış? aktif heyecanlı günümüz? Bundan sonra evin anası eve erken dönünce naaptı? diğer fertlerin doyması için yemek uydurdu en kolayından...Bütün gün kuduran kuzu naaptı, yemekten sonra yatışşşşşşş....
ben de evi dertop edip, koştum yatağ ne diyim:)
sevgiler dilerim.
hızlı, neden hızlı olduğunu çok da anlayamadığım ama zar zor yetiştiğim bir haftayı geride bırakarak, anneler gününün olduğu haftasonuna eriştik. Şimdi kafamdaki muhteşem sülüman procelerinden biri olan kızımın 1 yaşından sonraki fotolarını bastırma işi de her zaman olduğu (ya da ilk yaşındakiler gibi demeliyim) gittikçe lastikleşiyor. Babamın değimiyle "fukara sümüğü" gibi elime yapıştı. Yok bugün uyuya kaldım, yok ertesi gün usb'yi evde unuttum, yok usb'yi iş yerinde unuttum, hepsi bir araya gelse iş yerindeki proxy yükleme sorunu çıkardı, tırıvırı derken şans eseri bulduğum grupanya indirimini de kaçırcam olan o olacak. Neyse çıkmayan candan umut kesilmez, inatçıyım bu konuda. O fotoları elime alacağım, ve tchibodan kırtasiye haftasında aldığım deftere kesip yapıştırmaya, yanlarına notlar tarihler düşmeye girişicem en kısa zamanda.
Haftasonu köyümüze gittik, kayınvalideme (böyle deyince formal oldu ama beni kızından ayırmadığı için ben de kendisini kendi annem gibi görüp arada ileri geri akıl vermek haddine bile girişirim -o derece annemdir:) ve ancak aynı ülke sınırlarına düştüğümüz görümcemcime hediyeler almıştım. Bayılırım kişiye uygun hediye bulduğumda, ve hatta çoğu zaman bunu hissederim. Zoraki olunca veya "adet yerini bulsun"diye alındığında bunu hissetmem. Ama sahiplerine uygun olduklarına kendim inanınca, gerçekten sahipleri de çok seviniyorlar, bu tesadüf olamaz herhalde bir 15 yıldır nerden baksan hediye alır veririm...( bu son satıra çnce 30 dedim, sonra saçmaladığımı fark edip 20 dedim, hadi dedim işi bilimsele bağla -15 oldu yine, o da iyi be:)
Cumartesi günü evimizin içinde azıcık mahsur geçirdik zira dışarıdaki toprak temizlenip pek de düzlendi ortalık, inşaatın yeni bittiği ama bir bu kadar işin bizi beklediği evimizin orta hali diyelim:)
Kudurk kuzu, evde de alamadı hızını, kendi kendien bir o koltuk bir bu koltuk indi çıktı durdu...
Nasılmış? aktif heyecanlı günümüz? Bundan sonra evin anası eve erken dönünce naaptı? diğer fertlerin doyması için yemek uydurdu en kolayından...Bütün gün kuduran kuzu naaptı, yemekten sonra yatışşşşşşş....
ben de evi dertop edip, koştum yatağ ne diyim:)
sevgiler dilerim.
14 Mayıs 2011 Cumartesi
1. Anneler Günü
Çok geciken bir yazıyı zaman aşımına uğraması nedeniyle kısa keseceğim.
Üzerine çok yazıldı çizildi. Ben o gün de her gün gibi hissetim. Çok mutluydum çünkü kızım yanımdaydı, sağlıklıydı. Ben sağlıklıydım, kızımın ihtiyaçlarını karşılayacak kadar gücüm yerindeydi.
Sonra içim buruldu. Annesini kaybeden genç anneler, benim kadar şanslı olmayan genç anneleri, annelerinden uzak kalan çocuklar aklıma geldi... neden hep limoni şeyler aklaım pırt diye geliveriyor anlamıyorum.
Neyse, anneler günü de köyde uyandığımız sabahlar gibi uyandık. Henüz oralar serin olduğu için kayınvalidem sobayı yakana kadar kızımı yatakta zapt etmeye çalıştım ama bir süre sonra sarıp sarmalayıp salonun yolunu tuttuk. Sucuklu bir kahvaltıdan sonra kızımı da doyurup oyuna daldık. Dışarısı SU'yun sabah uykusundan sonra iyice ısındı ve yarım muzumuzu ara öğün diye hüpletip arabasına koyduk kızımı. Yanımızdaki gelincik tarlasına daldık. Benim ve eşimin alerjisi nedeniyle bu minik gezimiz sonrasında ilça almayı reddeden ben dağılsam da çok güzel bir kır gezisi yaşadık.
Kuzum bazen ben onu öpünce karşılık vermek için ya çenesini kocaman açıp ya da kapalı olmasına rağmen ağzını yüzüme sıkı sıkı bastırıyor. Ne muhteşem bir öpücük oluyor... Tabi unutkan annesi kızının tırnaklarını kesmeyi unutmamaışsa, yoksa suratımda minik pençelerinin izi çıkıyor:)
Tüm annelerin annler günü kutlu olsun...
Üzerine çok yazıldı çizildi. Ben o gün de her gün gibi hissetim. Çok mutluydum çünkü kızım yanımdaydı, sağlıklıydı. Ben sağlıklıydım, kızımın ihtiyaçlarını karşılayacak kadar gücüm yerindeydi.
Sonra içim buruldu. Annesini kaybeden genç anneler, benim kadar şanslı olmayan genç anneleri, annelerinden uzak kalan çocuklar aklıma geldi... neden hep limoni şeyler aklaım pırt diye geliveriyor anlamıyorum.
Neyse, anneler günü de köyde uyandığımız sabahlar gibi uyandık. Henüz oralar serin olduğu için kayınvalidem sobayı yakana kadar kızımı yatakta zapt etmeye çalıştım ama bir süre sonra sarıp sarmalayıp salonun yolunu tuttuk. Sucuklu bir kahvaltıdan sonra kızımı da doyurup oyuna daldık. Dışarısı SU'yun sabah uykusundan sonra iyice ısındı ve yarım muzumuzu ara öğün diye hüpletip arabasına koyduk kızımı. Yanımızdaki gelincik tarlasına daldık. Benim ve eşimin alerjisi nedeniyle bu minik gezimiz sonrasında ilça almayı reddeden ben dağılsam da çok güzel bir kır gezisi yaşadık.
Kuzum bazen ben onu öpünce karşılık vermek için ya çenesini kocaman açıp ya da kapalı olmasına rağmen ağzını yüzüme sıkı sıkı bastırıyor. Ne muhteşem bir öpücük oluyor... Tabi unutkan annesi kızının tırnaklarını kesmeyi unutmamaışsa, yoksa suratımda minik pençelerinin izi çıkıyor:)
Tüm annelerin annler günü kutlu olsun...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)