17 Mayıs 2009 Pazar

hastane odasındayız...

Merhaba okur,
şimdi benim hastaneye ilk yatışım olduğu için bir ürperme, hafif ayakların ters ters gidişi, bunların hepsinin üstüne sürekli doktorları, hemşireleri inceleyen gözlerimi asıl önüe bakmaya bile yönlendirememem...garip bir karmaşadaydım açıkçası. sorulan soruları yanıtlayorum, nereye ne yazdıklarını kontrol ediyorum, hemen herşeyi yine kontrol altında tuutmaya çalışan içgüdüler accaip çalışıyor...kaderi de kontrol edemeyince içine düşünülen sinirli durumda son çırpınışlar...
16 Şubat akşamı yatış gerçekleşti. Ben odama yollanıyorum, amma velakin yanımda geleceğini zannettiğim kocamın "kadın hastalıkları bölümüne erkeklerin girmesi görüş saatleri dışında yasak" olduğu için içeri alınmayacağını öğreniyoruz. elimde içinde ikimizin eşofmanlarının olduğu çantayla saftirik gibi kalıyor muyum aval aval bunu söyleyince...
"böyle bişi var mı yaa!!!, hangi devirdeyiz yaaa? bu şehirde başka akrabası olmayan naapsın?" gibi gibi giydirmeye başlıyorum ben...işin başındayız ya, toyuz, o nedenle..
Sevgili annem ve babam hayatlarının ilk İstanul gezisini haftalar öncesinden ayarlamış ve ancak başlamışken bu abuk haber ile koşturaraktan yola düşmüşler meğerse...Bundan habersiz, sağolsun, Halam evinden apar topar koşmuştu refakatime. Yanımdaki yatak bozması koltuk (geceleri tam tersi geçerli oluyor = koltuk bozması yatak) üstünü kendine yer edinip, yatağımın yanına oturmuştu. televizyonda nerede ne çekiyor onu anlamış, kendimize uyan bişiler başlasın diye bekliyoruz. Artık gece 9 mu 10 mu, annemler bulabildikleri ilk uçağa atlayıp gelip yanıma yettiler:) halama verdiğimiz kısa süreli rahatsızlıktan ötürü burdan özür diliyoruz:) zira göreceğiz ki işin sadece başıymış bu...

Annem sanki koltuk çok rahatmış gibi yatıverdi gece puf diye. Accaip bişi işte annelik, kelime yok. Halam da bir anne ve aklı gidiyor işte böyle bişi duyunca insanın, zart diye koşuyor, gık çıkartmadan...

İlk haftam paso kontrol, paso in aşağı ultrasona, kan odasına kan ver, çık yukarı şeklinde geçti. Bunda pek bir enteresanlık yok, sadece kontrollerde mini operasyonun başarıya ulaştığını ve fetusun canlılığının durdurulabildiğini görünce doktorlar rahat bir oh çekip "bekleme kısmına geçiyoruz" dediler demesine ammaa... ne kadar? nereye kadar? bilen yok ,telaffuz eden yok...Her odaya gelen ve tansiyon ölçüp ilaç takıp çıkaran hemşireden bir "geçmiş olsun, rahatsızlığınız?" sorusuna cornual gebelik diyince gözlerin faltaşı gibi açılması dışında alışıyoruz buraya...Hayırlısı...

Haftanın sonuna doğru benim ateşten fleğim şaştı. Kanımda 0.05 ve altında olması gereken bir arıza durumunda artışa ateşten bile önce geçen bir çeşit protein değeri çlçülüyor ve bende garip çift haneli rakkamlar çıkıyor, millet de bunu görüp yüksek ateş nedeniyle antibiyotik dayandı. Gelen giden ilacın haddi hesabı yok. Hapı ayrı, damardan ayrı, ama benim ateşte bir düşüş yok. Bir 3-4 gün sarsıldım...Kuyruğun titretilmesi deyimi doğru olur sanırım:)

Cumartesiyi ettik ama nasıl ettik sen anneme sor. Kollarıma damar yollarının morluklarını alsın diye arap tutkalı gibi kokan bir solüsyon sürüp, paso soğuk kompress uygulamaktan başımda kadıncağız helak oldu. Ben kokuya dayanamadığım için garip solüsyonu çok etkili kullanamadık ama soğuk kompreslerle ve domuza versen uyuşturacak antibiyotik deposuyla haftasonuna toparladık.

şimdilik bu kadar, arkası yarın:)

Hiç yorum yok: