9 Mayıs 2009 Cumartesi

mini aksiyon

merhaba okuyucu,
ilk yazıma yorum almadığıma göre çok da bir okuyucum olmadığını düşünüyorum ama yazmak güzel bir duygu:)beni ancak ben durdurabilirim değil mi?

Başıma gelen dış gebelik türünden de anlayacağımız üzere çok kısmetli bir insanım. Ayrıca o yazının sonunda belirttiğim gibi kendini bilen, "korkarım, içim kalkar, kafama takar dert edinirim" diyenler bu mini aksiyon yazmı es geçsin. Bunu yazmamdaki sebep benim gibi her türlü olayın her türlü detayını bilmeden içi rahat etmeyen , korkunun bilinmezliğin yarattığı bir duygu olduğunu kabul etmiş okuyucuların olabileceği olasılığıdır.

Erdoğan hemşire tarafından aksiyona hazırlandıktan sonra Dç.Dr Fuat bey ve yanında doktorum Nedim bey başta olmak üzere kalabalık ekip prenatal odaya geri döndüler. Uzun ince iğne özelliği olduğunu sonradan anladığım (olayın başında aletlere odaklanamamıştım:)haliyle aklım başka yerdeydi) metal çubuğu rahim boşluğuna batırdılar. "O kadar uzun çubuk boyu kadar acıtır" düşüncesi gayet yanlış bir önermeymiş, batınca anladım. Acıyan sadece üst deri tabakası çünkü acı hissini duymamızı saplayan sinirler iç organların çevresinde yok. "Bunu biliyoruz zaten" diyen okuyucuma; "evet ben de biliyorum ama batana kadar insanın aklına gelmiyor işte" diyeceğim:)


Uzun lafın kısası, Fuat bey'in ilk işi bir elinde ultrason bil elimde yarısı karnımda çubukla 7 haftalık fetusu siyah beyaz ekrana bakarak bulmak oldu. Bulmaya buldu da bir taraftan iğnenin ucuyla fetusun kayıp kaçmasını önlemek diğer taraftan iğneye potasyum klorür vermek daha da zor oldu. Çünkü rahim duvarını iki delik açıp girmişseniz o da ara ara kasılarak gereğince karşılk veriyor. Neyseki Fuat bey son derece becerikli ve inatçı bir şekilde iğnenin ucundan kasılmalarla ve (kendi tabiri ile) "rahmin oynak yapısı" gereği kayıp duran kan dokunun içindeki fetusu tutabildi ve işini son derece titiz bir şekilde 4-5 denemeden sonra yapabildi. Aksiyondan hemen sonra hiç hissetmediğim kadar zor bir acılı kasılma silsilesi başladı. En sonunda rahim bu kadar içinde oynamaya kontrakte oldu. İnsan sadece kas kasılmasının bu kadar acı vereceğine inanamıyor, iğnenin vücudumun dışında olduğunu göstermek zorunda kaldılar. Erdoğan hemşire de "doğum kasılmalarını anlamış oldun böylece" dedi ve bendeki doğum korkusunu yerine oturttu. Buradan kendilerine tekrar teşekkürü borç bilirim:)

İşlem belki toplamda 30 dakika ekrandan naklen yayın şeklinde sürdü ama sanırım dışarıda içeride neler olup bittiğini bilmeyen, yalnız başına bekleyen eşim için zaman çok daha yavaşlamış olabilir. Hemşirenin yardımıyla odanın dışındaki sandalyeye oturdum, karnımın ağrısından bembeyaz olmuşum ama ben farkında değilim. Eşimin bazı kağıtları imzalamak için doğumhane tarafına alındığında beni gördüğündeki ifadesinden yüzümün korkunçluğunu anladım.

Progestron vücut tarihinin zirvesinde, 10 dk öncesine kadar BHCG değerleri katlanarak artarken insanın gözleri doluyor. Özellikle hemen vurulması gereken metatraxhate iğnemi beklemek için alındığım yoğun bakım odasında karşımdaki yeni anneler kucağında bebeklerini severken, yaşadığım olayı "talih mi talihsizlik mi" şeklinde doğru değerlendirmek zor oluyor. Ancak günler ilerleyip hormonlarım normale düşünce bu durum (her ne kadar vaka şu anda bilimsel makaleye dönüştürülmüş olsa da) bayağı normal karşılanacak bir hal aldı. Aslında tek sinirlendiğimin planlarımın bozulması olduğunu kavradım, çünkü hayatta hiç hazzetmediğim durum planlarımın bozulması, düzensizlik ve belirsizlik halleridir.

Hep dediğim gibi, birini ağlatmak istiyorsan, progestron!!!! depola, bak cappy reklamına dahi ağlamıyor mu?

Evet okuyucu, yoğun bakım odasından çıkıp tıpış tıpış eve gittiğimi mi sandın?
Öğlen 13'den akşam 17'e kadar anlamsızca ilacımın gelmesini bekleyip ancak 18'de yatışım kesinleşince zorla "ben odama gideceğim" diyerek yoğun bakımdan çıkabildim. Hastaneye yatmamın sebebi, içimde hala cansız da olsa bir fetusun bulunması ve onu vücudun doğal olarak kendisinin atmasını beklemek...Bu bekleyiş ne kadar mı sürecek dersin? Bir sonraki yazıyı bekle, inanılmaz ama gerçek diyeceksin:)

Sevgiyle kalın.

Hiç yorum yok: