18 Eylül 2010 Cumartesi

kısa sessizlik...

Sevgili dostlar,
İlk bayramımızı kayınvalidemlerde Uzunkuyu köyündeki evlerinde geçirdik. İlk kez arabayla bu kadar uzun süre (1 saat kadar) evden uzaklaştık ve 3 gece farklı bir evde kaldık. Bunları yaptığında kızım henüz bir ayını doldurmamıştı. bayram sabahı mutlu tablolar yaşandı, büyükbabaannemiz torununun kızını gördü. Babasının dedesi de çok heyecanlandı. Halalar, teyzeler, köy pek bir şenlikliydi. Evler arasında çocuğunun elinden tutmuş o kapıdan öbürüne bayramlıkları içinde geçenler güzel bir hava oluyor. Şehirde, köyde, nerde olursa olsun iş güç bırakılıp, sanki hayat bir kaç günlüğüne dondurulup insanların birbirlerini görmesine, kakarra kikiri yapmasına izin veriliyor. Bu bayram benim gözümde böyle bir manzaraya büründü bu yıl.

Bu da bizim büyüklerimize ev gezmesi yaptığımız halimiz...

Resimdeki tatlı bıdık da yeğenim Ediz. Doğduğunda atlayıp gitmiştik sevmeye Belçika'ya, hatta düğünümüzde köyde evde bebek bakmıştı görümcem çünkü daha 6 aylıktı... o zamandan beri ancak yazları Türkiye'ye geldiklerinde görebiliyoruz. Bu bayram Su kardeşini görmeye Ediz geldi. Henüz oyun arkadaşı boyutunda olmadığı için çok sürekli bir ilgi uyandırmadı onda ama köye döndüklerinde Su da konuşup ayaklanınca daha sıcak ilişkileri olacağına eminim. Bayram boyunca Ediz "Ulaş dayıııı" diyerek eşimin peşinden ayrılmadı, güreştiler, kızma birader oynadılar araba yıkadılar, top oynadılar tüm gün yapışık ikizler gibi gezdiler:) Ama sayılı gün çabuk geçiyor. Ne zaman gelecekler derken, biz dönüverdik ve onlar da bugün evlerine dönüş yolundalar...
Kısa süre daha sessiz kalacağım çünkü Hindistan'daki konferansa yetiştirmem gereken bir sunuşum var. Ama tabii ki size kızımdan bahsetmek için can atıyorum:)
şimdilik görüşürüüzzz...

Hiç yorum yok: