27 Ekim 2012 Cumartesi

Bodrum'da bayram

Merhabalar,
tatilin ikinci günü esintinin şiddeti artınca biz de sabah gezisi yapmaya karar verdik. Kaldı ki zaten su kahvaltıda yeterince "atta" diyerek kafa ütütleme sınırlarına yaklaşmıştı. Kuzumun maalesef yeni bir yere gitse de "atta" istihab haddi bir türlü dolmuyor, sızana bayılana kadar gezmek gezmek istiyor. Dolayısıyla dün geldiğimiz ve öğrendiğimiz bitaz yalısı onun için alışılmış halini aldı ve yeni yerler görme isteği tekrar kabardı.

Taaa 2008 mi 2009 mu ne zaman geldiğimizi hatırlamadığımız bodrum merkeze inelim bakalım kaleye gideriz belki dedik. Ama Su kızım onun için çıkılan gezinin ilk 15 dakikasında arabada sızdı. Arabasında da uzun süre uyudu. 


Biz bu arada o uyurken Bodrum yelkenciler Birliği kafesinde oturup kahve içip gazete başlıklarına baktık. Sahilde acık yürüyüş yapıpı deniz havası aldık. 


Daha sonra da deri çanta, aksesuar ve sahte markalı pek çok giysi satıcısının ingiliz bir kaç tane numunelik turistin sürekli yürüyüp yine birbirine rastladığı çarşı sokaklarına daldık.
Sokak aralarında gezerken dağların bayırların doldurulduğu bembeyaz betonarme "çakma bodrum evlerinin aslının nasıl olduğunu unutmuşuz, gördük, hatırladık:)



Bir süre sonra kızımın uyanmasıyla yürüyüşümüz hızlı bir tura dönüştü, merakla heyecanla ordan oraya devam ettik ama öğle yemeği saatinde sağlıklı pke bir seçenek bilemediğimden (belki bilsem de kapalı olma ihtimali çok yüksek zira ara sokaktaki pek çok esnaf kepenkleri kapalıydı:( dönerciye oturduk. Kalitesinden çok da memnun kalmadığım bol yağlı, et tadı alınamayan birşeyler yedik ve biteaz yalısına dönerek sahile konuçlandık:) 

Tüm gün uyumayıp uyumayıp akşam ancak 5de sızan kızımızı alıp koltuğuna oturttuk, sahile balık yiyeceğimiz yeri kararlaştırırken neyse ki uyandı ve mutlu bir yemek yedik de tatilde "kızımı doyuramadım, edemedim, sağlıklı beslenemedi" iç sıkıntısını biraz olsun azalttı.

şimdilik hoşçakalın,

Hiç yorum yok: