13 Nisan 2012 Cuma

20. ay da zırt diye bitti.

Alın işte okurlarım,
2 hafta bir şey yazmaya vakit bile bulamadan kızım 20. ayını bile bitirdi. (Hep bu bilindik bahanenin ardına saklanıyorum biliyorum- ben bile sıkıldım)

Haftasonları köydeydik, hava çok güzel de oldu, çok estiği de oldu. Ama bizim kuzu yegeni Ediz'in peşinden "abi abi" diye diye bir o yana bir bu yana koşarak geçirdi oradaki zamanları. Hafta için aynı düzen devam etti, annemler haftasonları köyde abisiyle oyun kurmasını, dışarılarda dere tepe toprakla, kumla, çakıllarla oynamasının hafta içindeki hareketlerini nasıl değiştirdiğine şahit oluyorlar.

Hemen her gün farklı bir hareket mimik geliştiren kuzu, istemediğinde omuz silkiyor, bir şey isteyeceğinde şirinlik ifadeleri takınıyor ki kırılıyor ortalık. Yemek masasının tablasını yere koyup üstüne çıkıp halka seslenişte bulunuyor:) Annemle biz akşam gelince bize söylenecek yeni bir şarkı uyduruyorlar her gün, annem söylüyor ikisi bir dans ediyorlar:)

2 günde bir uyku ağır gelmezse, evimize vakitlice geçebilirsek banyo yaptırmaya özen gösteriyoruz ancak maalesef herhalde uygulamada bir yerde hatamız var ki bir türlü gözle görülür başarı kaydedemedik atopik dermatit konusunda. Ancak geçen aydan beri önce klorlu sonra acık da sebamed sürerek temiz suda oynamasında izin verip saçını çok yıkamadığımız için banyolar çok mutlu geçiyor. Bu sefer de çıkarken ağlıyor:( Her şekilde bir mızlama durumu var yani... Gece uykuları kaşınmaktan bozuluyor, hele banyo geceleri, suda çok kaldıysa iyice kızarıklıklar kabarıyor ve kaşıntı artıyor. Yağ, krem ne olursa sürerek msajla telkin etmeye çalışıyoruz ancak ertesi güne pestil oluyorum tabi...

Banyo, bal, balık hepsine "ba" dediği için biz artık ortam şartlarına göre ne demek istediğini anlıyoruz. Ancakbiz ne dersek anlıyor ve bizi çok şaşrıtmaya devame diyor.

Philips marka radyosunu market broşüründeki philips logosuyla eşleştirmesinin üstünden çok geçmemişti ki aynı şeyi Samsung, Vestel gib markalara da yapmaya başladı. Bu aralar ilgi odağı ürünlerin markaları...

Evde 4 tekerlekli bisikletinin tepesinde bir salon bir arka oda gezmekler, kitaplarını alıp o koltuk üstü senin bu koltuk üstü benim açıp okumalari şaşkınlık mimikleri, sevinç efektleri, eve gelince uzaktan çığlık atıp bazen anneanneyle oyuna devam edip bazen de paçama yapışmalar, ama her koşulda kendine özgü istek tonlamasıyla "meme" demeler...

Tam sevmelik, sıkıştırıp oynamalık, sevgiden insanın gözlerini dolduran deli gibi bişi oldu minnakım:)

Bu ay içinde pazar günü Bostanlı'dan geriye yürüyerek gelmeye karar veren kuzuyla parka dalmıştık, orada bir 45 dk vakit geçirdik. Bir ara kaydırak merdivenlerini babasına devredip bir kare yakaladım. Sonra eve gelişimiz kıyamet oldu tabi, eve kadar ağlayarak evde de yorgunluktan bıraktığım pozisyonda 2 saat hareketsiz kalarak uyudu minik cadı. "Ah kuzum ah, neden inat edersin ki? nasıl olsa tekrar gideceğiz, nasıl olsa uyuyup uyanınca bizi göreceksin yine...ağlama kısmı olmazsa bu senaryoda?"...



Sevgiler,

Hiç yorum yok: