4 Eylül 2012 Salı

Bir dönemin sonu...

Merhabalar,
bu bölümümüzde 5 gün süren Almanya iş seyahatim boyunca kızımı nasıl özlediğimi ve her fırsatta nasıl ona 2şer 3er bişiler alarak vicdanımı rahat ettrimeye çalıştığımdan bahsetmeyeceğim. Her çalışan anne kuzusundan ayrı geçirdiği her dakikada içgüdüsel olarak daha da bir algıda seçivi olup sürekli yavrusunun hoşuna gidecek birşeyler bulma, çabasında mıdır bilemem ama bana öyle geliyor...

Yazının asıl amacı dönüşte kuzuya meme vermeme durumuyla ilişkili...Evet, hayatımızda önemli bir dönemeçteyiz, bir devrin sonundayız (muhteşem sülüman devri:) 2 yıl çok zorluklarla ama çok sevgi ve duygu yoğun alarla dolu bir emzirme süreci yaşadım. meme ucu kanaması, ıslak tshirtler, zamanında gelmeyen sütler, depo kapısı arkasında günde 3 öğün sağım seanslar... ama 2 yıla uzayan bir anne sütü ve bebek ilişkisi. Yine olsa yine yaparım, eğer kendi kendine uyuyabilen bir bebğim olsaydı kendi bırakmasını bile beklerdim...Ama maalesef geceleri kendi başına uyumaması ve beni emzik olarak görmesi sorunsalı artık sadece gece emen kızım için emmenin bitmesi anlamına geliyordu.5 günlük iş seyahatimden eve gece 4de girdiğimde yerde yatan kocca tosunumun tüm gece hiç uyanmadığı bilgisiyle aksiyon almam gerekliliği kesinleşti.

Bensiz geçecek beş gün memeyi unutması, onsuz uykuya dalması ve gece uyanmadan devam edebilmesi açısından önemli bir başlangıç olacak diye planlamıştım. Çünkü her gece 2-3 kez acıklı bir "anne" nidasıyla odasına çağırıp "ne oldu kuzum" diye eğilince de "memmme" diye sayıklayarak yapışır, sonra hiçbirşey olmamış gibi poposunu döner uykuya devam ederdi. Minik vampirin bu gidişatını, 2 yaşını geçtikten sonra benim bir türlü bebeklikte kıvıramadığım kitap okuyarak, masal anlatarak, süt içip uykuya dalma şeklinde bir ritüelle değiştirmenin gerektiğini hissediyordum. Anne memesinde avunmak duygusal olarak bir ihtiyaç ise kendi başına uykuya dalabilme de bu yaşlarda geliştirilen bir davranış ve bunu ebeveyn öğretecekse şimdi zamanı geldi dedim kendi kendime. Çünkü değişimi erteledikçe varolan durum daha kemikleşiyor. Özelikle artan yaş ile kızım akıllandıkça ve süper inatçı karakteri oturdukça değiştirmesi güç bir hal alıyor... 

Sabah bir iki saat uyuduğum odamdan çıkıp geldiğimi gördüğünde elinde sütü, babasıyla karşılıklı uzanmışlar Tvdeki Caillou ile konuşuyordu. Beklediğim gibi boynuma sarılma falan olmadı ama hemen bir sırnaşma moduna geçiş ile bana Caillou'nun neler yaptığını anlatmaya başladı. Daha da sokuldu, sarıldı ama öğlene kadar meme diye sormadı, gariptir işten dönünce ilk onlara saldırır, bir süre emince kendine gelir, günlük oyunlara dalarız. İçimden bir "oh" çektim, taa ki ilk istek gelene kadar. 

"Eskiden kollarını kaşıyordun, kabuk bağlıyordu yaralar, uff oluyordu ya? işte öyle olmış memeler, hem süt de artık gelmiyormuş" dedim. Bozuldu ve sinirlenip alt dudağı ağlamaya başlama titremesine girdi. Ama ben hemen "Artık her meme istediğinde anneye sıkıca sarılıp saçlarıyla oynayabilirsin, gele bakalım, sarılalım" dedim, hemen sarıldı tabi kuzu gibi. 

Gün içinde çarşı, alışveriş, nikah temposu zaten sürekli bir aktivite olduğundan memeyi çok aramadı ama gündüz uykusuna geçiş süreci akşam 6yı buldu. Gece düğünden sonra zaten çok uykusu olduğundan çok mıkırdanmadan azıcık kucak yeterli geldi. İlk gece hafif badirelerle atlatılınca ikinci gecemiz iyi geçecek zannettim. Yanılmışım:)

Uykuya geçiş kısmı şaşırtıcı derece kolay oldu. Bir renkli hikaye kitabıyla ağzına kondurduğum emzik sayesinde öykünün yarısında gelemeden yan dönüp saçlarıma minik ellerini doladı ve gözlerini kapadı. Gecenin 3üne kadar problemsiz uykuya devam. Sonra bir uyanış, pir uyanış, sadece kucağıma alıp evde dolanınca sakinleşiyor. Ama 12 kiloluk bu minik hipoyu ben ne kadar uzun süre dolandırabilirim, ve tut ki dolandırararak uyutmaya alıştı, bu sefer her uyandığında kalkmak istemeyecek mi? Netekim pzt günü de aynı durum tekrarladı. Dünkü gibi kitapla kısa bir sürede uykuya dalış ve aynı saatlerde uyanıp bağıra bağıra ağlamak suretiyle apartmanı ayağa dikme süreci. İşin kötüsü, gece uykulu olduğumdan daha çabuk sinirleniyorum, ve aslında tam da uyanamıyorum, bir yere çarpacağım edeceğim diye de korkuyorum kucağımda debelenen koca çocuk, ev tepiş tepiş eşya, alacakaranlık ve benim yarı açık gözlerim muhteşem tehlike kombinasyonunu oluşturuyor.

Neyse şimdilik bu  seyirde devam edeceğiz sanırım. Kızımın inatçı bir karakteri olduğunu doğduğundan beri biliyorum, Bir aslan, bir koç ile birbirine tosa tosa anlaşacak:)

Her bebek ve annesi arasında hem uluslararası benzerlikleri bulunan hem de çok çok kendine özgü bir bağ olduğunu düşünmekle birlikte deneyimli annelerden gelecek her yoruma açığım.En azından kendimize göre yorumlayabileceğimiz süreçler öğrenebilirim.

iyi uykular, ve umarım tüm emziren anneler en az benim kadar şanslı olurlar da 2 yaşına kadar doya doya emzirirler...

sevgiler...
 

Hiç yorum yok: