19 Ocak 2012 Perşembe

Yine yetişemedim....

Merhabalar,
Su 13'ünde 17 ayını doldurdu ve ben yine o gün yazmayı beceremedim. Artık bu hayıflanır halimden de çok sıkıldım ve sıkıcı oldum biliyorum ama ne yapayım. Dur gecesine doğru dürüst yazayım, dur gece bir fotoğraf çekeyim de öyle postalayayım derken, sabah oldu erken...

Çok soğuk ve yağmurlu cmtden sonra en fazla pazar günü öğlene kadar dayandık ve hacanın acık ırıldığını görüp cafeponte'ye fırladık. Kızım yerinde duramadı ama bu sefer hazırlıklı(!) ben hemen ayakkabılarını değiştirip saldık dolaşmaya. Soğuk o kadar korkutmuş ki karşıyaka'yı sanki yılbaşının ertesiymiş gibi geç uyanılan ve tüm gün dışarı dahi çıkılamayan bir pazar gibi ortalık bomboştu. Bostanlı da doluluktan oturacak yer bulamayacağınız kahvaltı, çay, kahve mekanlarında, in cin top oynuyordu.

Dolayısıyla Cafe Ponte'de yalnızdık bir süre. Cheesecakelerimizin ortasında bir genç çift geldi ve Su'yun odağı oldular. Kızım onları uzun uzun süzdükten ve "zararsız" olduklarını kabul ettikten sonra rahat bıraktı ama ara ara yine varlığını hissettirdi. Babasıyla oyun karelerini de ekliyorum. Tatlının ilk yarısı yerinde oturtmayı babası sayesinde becerdik:) Ancak sonra iflah olmadı. Uslu kızım da ortamda çok sakin davrandı, meğer derdi çalan hoş müzikle dans etmekmiş; dikildi yanımda, portakal suyunu içerek dans etti durdu...



bu ayın içinden:
* Konuşulanları gayet iyi anladığı netleşti. Hatta işine gelince komutları yerine getirir, getirmeyince anlamıyormuş gibi yaptığını dahi gözlemledim.
* Bir şeyi bir yere koyup, ordan alıp getirmesi gerektiği söylenince "isterse" çok güzel yapıyor.
* Önce sonra kavramı da isteklerinin şiddetine göre anlaşılıyor. Önce bu lokmayı al sonra istediğin yiyeceği vereceğim dediğimde eğer mızmız ve hırçın duygu halindeyse anlamıyor aynı cümleleri huzurlu ve sakinken algılayıp önce benim verdiğim lokmayı alıp sonra kendisininki için ağzını tekrar açıp bekliyor.
* Kişileri çok iyi tanıdığı için, onların da huyuna suyuna göre şerbet dağıtır oldu kuzu... Dayımla yengemi artıkçok sık görebildiği için onların evde de kendimizinki kadar rahat sayılır.
* Hayvanlara olan ilgisi aynen devam, ne zaman TVde maymun, gergedan, kuş veya kedigillerden bir yırtıcı görse ciyak ciyak alarm veriyor. Gülüp onu alkışlıyor ona konuşuyor. (sadece biz anlamıyoruz ne dediğini:)

Her gece aynı gibi ve aslında çok farklı detaylarla dolu mutluluk büyük bir huzur ortamı yaratıyor kuzum.

sevgiler...

Hiç yorum yok: